UYUMA EDEPLERİ 2

 

      Onbeşinci Edep: Kapıyı sağlam kapatmak

On altıncı edep bölümünde gelen hadise göre şeytan kapıyı açamaz. Aynı şekilde kapının kapalı olması Allah’ın izniyle eziyet verici haşereler ve hayvanların içeri girmesini engeller. Sebepleri bir olmadan dolayı- Allah daha iyisini bilir ki, bu konuya pencerelerin kapalı olma durumu da girer. Pencerelerin kapalı olması, Allah’ın izniyle hırsızların ve başka kişilerin girmesini de engeller.

 

Onaltıncı Edep: Su kabının ve yemek kabının üzerini örtmek

 

İçinde yemek olan kapların ağzını açık bırakmıyoruz. Su kırbaları ve su şişelerinin üzerlerini örtmeden öyle açık bırakmamalıyız. Çünkü Peygamberimiz (s.a.s), onların üzerlerini örtmemizi emretmiştir ve şöyle buyurmuştur: “  Kapların üzerini örtün ve su kaplarının üzerini  de örtün muhakkak ki senede bir gece veba hastalığı iner ve ağzı kapalı olmayan bir kap ve ağzı kapalı olmayan  bir su şişesine mutlaka veba hastalığı ona uğrayıp içine düşer.’’[1]

Ve başka bir hadiste şöyle buyurmuştur: “ Kapları örtün, su şişelerini kapatın, kapıları kapatın, ateşi söndürün. Muhakkak ki Şeytanlar suyu açamaz, kapıyı açamaz, kabı açamaz. Eğer sizden biriniz kabını örtecek bir şey bulamazsa Ancak şöyle yapsın kabın üzerinde bir tahta parçasını koyararak Allah’ın ismini zikretsin.  Muhakkak ki fuveysikah ev halkına evde ateşi tutuşturur.’[2] (Fuvesikah faredir.)  Şüphe yok ki böyle davranılması ev halkını korumada  en iyi yöntemdir ve onları eziyetten, zarardan ve benzeri şeylere maruz kalmaktan uzaklaştırır.

 

Onyedinci edep: Lambaları ve ateş oluşturan kaynakları söndürmek gerekir: 

Geçen hadiste olduğu gibi bu, Peygamberin (s.a.s.) emrettiği bir davranıştır. Fakat – Allah daha iyi bilir.- Peygamberin (s.a.s.)  söylediği durum yağ  ile yanan ve gaz ile yanan ateşe hamledilir. Bu da hadiste zikredilen sebebinden dolayıdır.  Farenin bunlara çarpıyor olmasıdır; Bu sebeple ev halkının üzerine evlerinin yanmasını sağlıyor olmasıydı. Peygamberimiz (s.a.s), şöyle buyurmuştur: “  Uyuduğunuz vakit  ateşinizi söndürün muhakkak ki şeytan bunun gibisini (fare) buna (ateşe ) gösterir de bu sebeple sizi de ateş ile tutuşturur.’’[3] Aynı şekilde Peygamberimiz başka bir hadiste şöyle  buyurmuştur: “ Uyuduğunuz zaman, ışıkları söndürün muhakkak ki fare fitili çeker de evde  yangın çıkararak ev halkını evde yakar.’’[4]  Aynı şekilde  uyumadan önce kişinin ateşin kaynaklarını da söndürmesi gerekir. Peygamberimizin (s.a.s.)  şu sözünden dolayı:  “ Şüphesiz ki; şu ateş sizin düşmanınızdır. Uyuyacağınız zaman onu söndürün.’’[5] Ve başka bir hadiste şöyle buyurmuştur: “ Uyuyacağınız vakit ateşi yanar halde bırakma-yınız.’’[6]  Bu davranış,  Müslümanın;  hayatının, malının, çocuğunun  selametle kalmasına özen göstermesi içindir.

-Allah daha iyisini bilir- Bu hadislerden bende şöyle bir görüş ortaya çıktı: “  İnsanlar uyumadan önce elektronik cihazlarını kapatmaları gerekiyor (ancak gerekli olan elektronik eşyaları hariç) bazı cihazların uzun süre çalışması nedeniyle kabloların ısı değeri yükseldiği için yangının çıkmasını sağlıyor, uyudukları zaman bu sebep onların evlerinin yanmasına neden oluyor. Allah en doğrusunu bilir.

 

On sekizinci Edep: Uyumadan önce kendini hesaba çekmek gerekir:

İnsan bugün ne yaptım diye kendisini;  sözlerini,  amellerini, insanlarla olan muamelelerini ve Allah’ın hakkını vermekte  uyumadan önce kendini hesaba  çekmesi gerekir. Eğer güzel davranışta bulunmuşsa Allah’a hamd etsin ve daha fazlasını  yapmaya gayret göstersin.  Eğer kötülük yapmışsa Allah’tan mağfiret dilesin, ona tövbe etsin, kötülükten sonra iyilik yapmaya gayret göstersin. Her gün yaptığı bu hesaptan bir sonraki günde de faydalansın.

 

On Dokuzuncu Edep : Uzun olan kabir uykusunu hatırlamak gerekir:

İşte bu hal, yatağına uzandığında kabrin karanlığını hatırlamak gerekir. Çünkü orada ülfet kurmak yok, sohbet meclisi yok.  Sadece salih ameller vardır. Bunları hatırlamakla Allah için kalbin ürpersin. Müslümanın etrafında bulunan her şeyden ahireti, kabri ve ölümü her fırsatta düşünmesi gerekir. Bu durum, amelleri ve sözleri ıslah etmede en faydalı olan bir durumdur.

 

Yirminci Edep: Kişi, gece namazına kalkmaya niyet etmelidir:

Kişinin bu konuda sağlam ve doğru bir niyeti olursa uyku kendisine galip olsa dahi tam bir mükafat alır. Şüphesiz ki Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:  “ Kim yatağına gece namazına kalkma niyetiyle uzanırsa, uyku da sabah namazına kadar kendisine  galebe çalarsa Allah kendisine niyet ettiği ameli yazar. Uykusu da kendisine rabbinden bir sadaka olur.’’[7]

 

Yirmi birinci Edep: Eteğin içiyle yatağını silkelemesi ve Bismillahi demesi gerekir:

Bir insan uyumak istediğinde elbisesinin ucundan tutar, elbisesinin iç tarafıyla yatağını üç defa silkeler ve Bismillah der.  Bu da Peygamberin (s.a.s.) şu sözünden dolayıdır: “Sizden biriniz yatağına yöneldiğinde elbisesinin iç tarafıyla  yatağını  silkelesin  ve bismillah desin. Şüphesiz ki ondan sonra neyin yatağına girdiğini bilmez sonra sağ tarafı üzerine yatsın.’’[8]

Aynı şekilde yatağından  bir iş için kalktığı zaman daha sonra döndüğünde yatağını elbisesinin iç tarafıyla üç defa silkelesin çünkü şeytan insandan sonra onun yatağına gelir. Yatağın sahibi yatağı boş bıraktığı esnada bazen zarar verici böcekler yatağa girer. Bundan dolayı Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “ Sizden biriniz yatağından kalkıp tekrar döndüğünde eteğiyle üç defa yatağını silkelesin. Çünkü  kendisinden sonra yatağının üzerine ne geldiğini bilemez .’’[9]

 

Yirmi ikinci Edep: Mu’avizeteyn ve ihlas surelerini okuyup iki eline üfürmek sonra da onları bütün bedenine sürmek :

Şu mana ile kişi iki elini birbirine yapıştırır mu’avvizeteyn ve ihlas surelerini okuyarak ellerine üfler, gücünün yettiği kadar ellerini bedenin her tarafına gezdirir. Bunu üç defa yapar. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle yapardı:  “  O yatağına yöneldiği zaman her gece ellerini birleştirirdi, sonra onlara öflerdi ve o iki eline; ihlas, Nas, felak surelerini okurdu. Sonra gücü yettiği kadar vücudunun her tarafına sürerdi. O iki eliyle önce başından  ve yüzünden başlar bedeninin ön tarafına sürer ve bunu üç defa yapardı.’’ [10]

Bunları yapmak ve bu sureleri okumanın insanı korumakta en büyük etkiye sahiptir. Ayrıca bunlar, uyku esnasında insana eziyet veren  böceklerden, cinlerden,  insanların şerlerinden korur. Bir Müslümanın bu sünnetten  gafil olmaması gerekir.

 

Yirmi üçüncü Edep: Erken uyuduğunda kolunu yastık yapmalı. Geç uyuduğunda ise elini yastık yapmalıdır:

Eğer kişi erken uyumuş ise kolunu yastık yapması uyuyan kişi için yeterli miktarda uykusuna yardımcı olur.  Eğer geç uyumuş ise namazı kaçırma korkusu varsa, elini kendisine yastık yapması ve kolunu yukarıya doğru kaldırması, uykusunun hafif olmasını sağlar. Şüphesiz ki; Peygamberimiz (s.a.s.): “  Gecenin baş tarafında yattığında sağ elini yastık yaparak yatardı.  Fecirden sonra yattığında ise sağ elinin üzerine yatardı ve kolunu yukarıya doğru kaldırırdı. Bu da onun uykusunu almasına yardım ederdi.[11]  Bunların hepsi yastık bulunmayınca yapılır.

 

Yirmi dördüncü Edep: Bir kimse sırtı üzerinde uzadığında ayak ayak üstüne atmamalı:

Bu durum insanların kişiyi gördüğü bir yerde olursa ya da bulunduğu yere başka bir kimsenin gireceği mümkün ise ayak ayak üstüne atma durumunda avret yerleri görülebilir.

Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:  “ Sizden biriniz sırtı üzerinde uzandığında ayak ayak üstüne atmasın.’[12] Aynı şekilde peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “  Vücudun tümünü örten elbiseyi giyinmeyi, tek parçadan oluşan elbise giyinmeyi yasakladı. Sırtı üzerine uzandığı halde ayakayak üstüne atmayı yasakladı.’’[13] Fakat şalvar giymiş ise ve avret yerleri ortaya çıkmıyorsa bu şekilde uyumasında bir sıkıntı yoktur. Çünkü bu konuda sabit olan Peygamberin (s.a.s.)  davranışları vardır.

 

Yirmi beşinci Edep: Yüz üstü uyumamak gerekir:

Peygamberimiz (s.a.s.), yüzüstü yatan kişiyi görünce şöyle buyurdu: “ Bu uyku şeklini Yüce Allah sevmez.’’[14] Peygamberimizin (s.a.s.), yasaklamış olduğu bu uyku şeklinden uzak durmamız gerekiyor. Bazı doktorlar şu açıklamayı yapmışlar: “ Bu uyku şekli çok tekrarlanırsa ve alışkanlık haline gelirse kişiyi tehlikelere sokar. Çünkü nefes alma esnasında  ciğerlerin rahat hareket  etmesini engeller. Bazı gazeteler Amerikalı doktorlardan bu  uyku şeklinden dolayı bazı devletlerde çocuk ölümleri olduğunu aktarmıştır.

 

Yirmi altıncı Edep: Sağ taraf üzerine uyumak gerekir:

Uykunun ilk esnasında dahi sağ tarafına kişinin yapması gereken Peygamberin (s.a.s.) şu  sözünden dolayıdır:  “ …sonra sağ tarafına uzan …’’[15] Bu sünnete, bu şekilde uyarak muhafaza etmemiz gerekir.

Yirmi yedinci Edep: Sağ elini yanağının altına koyarak uzanmak ve dua etmek :

Peygamberimiz (s.a.s.), dua ettiği zaman böyle yapıyordu.” Şüphesiz ki Peygamberimiz (s.a.s.), uyumak üzere uzanmak istediğinde sağ elini yanağının altına koyardı, sonra şöyle derdi: Allah’ım kullarını dirilttiğin o günde (kıyamet gününde) beni azabından koru!’’[16] Bunu üç defa yapıyordu. Uyku zikirlerine önem verilmesi gerekir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur:  “ Kim bir yatağa yatarsa o yatakta da Allah’ı zikretmezse ancak kıyâmet gününde kendisine bir pişmanlık vardır.’’[17] Tere’ kelimesi, özlem ve pişmanlık anlamınadır.

 

      Yirmi sekizinci Edep: Yüce Allah’a zikretmek

Bu önemli bir mesele olduğundan dolayı Allah’ın peygamberinden (s.a.s.) her hususta zikirler ve dualar rivayet edilmiştir. Bu zikirlerden birisi de bir önceki edepteki hadiste geçti.

  • Bu konuyla ilgili değişik bir zikir: Peygamberimiz (s.a.s.), yatağına uzandığında şöyle derdi: “ Bizi yediren, içiren, koruyan ve gözeten Allah’a hamd olsun. Nice kişilerin kendisini koruyacağı ve kendisine sığınacağı kimsesi yoktur.’’[18]

 

2) Bu konuyla ilgili değişik bir zikir: Peygamberimiz (s.a.s.), gece yatağına uzandığında şöyle derdi: “Allah’ın adıyla yan tarafıma döndüm! Allah’ım! günâhlarımı bağışla. Şeytanı benden uzak tut! Güven içerisine beni (sabaha) kavuştur. Rehin bıraktığım şeyi kurtar! Beni yüce Melekler topluluğundan kıl!.’’ [19] Yüce topluluğun anlamı şudur: Meleklerden oluşan yüce bir topluluk.

3)Bu konuyla ilgili değişik bir zikir: Peygamberimiz (s.a.s.), yatağına uzandığında şöyle diyordu: “ Allah’ım! Senin ismini anarak yaşar, ölürüm (uyanır, uyurum) Uykudan uyandığında ise şöyle diyordu. “Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah’a hamd olsun. Yeniden dirilip huzurunda toplanacak olan da Odur.’’[20]

 

4) Bu konuyla ilgili değişik bir zikir: Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “ Sizden biriniz yatağına girdiğinde onu silkelesin… Sonra şöyle desin: “ Senin isminle ya Rabbim! Yan  tarafıma uzandım ve senin isminle yan tarafımdan kalkarım. Ruhumu alırsan ona rahmet et. Şayet geri gönderirsen sâlih kullarını koruduğun gibi onu da koru.’’[21]

 

5) Bu konuyla ilgili değişik bir zikir: Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “ Gökyüzü, yeryüzü ve büyük arşın rabbi olan Allah’ım! Her şeyin rabbi olan rabbimiz! Tohumu ve çekirdeği çatlatan, Tevrat, İncil ve Furkan’ı/Kur’ânı indiren rabbim! Perçemini elinde bulunan her şeyin şerrinden sana sığınırım. Allah’ım! Sen evvelsin, senden önce hiçbir şey yoktu. Allah’ım! Sen ahirsin!  Senden sonra hiçbir şey yoktur. Allah’ım sen zahirsin,  senin üstünde hiçbir şey yok. Allah’ım! Sen batınsın, senin dışında hiçbir şey yok. Benim borcumu ödememi bana nasip eyle, bizim için hayırlı şeyler takdir et ve bizi fakirlikten koru!’’[22]

6) Bu konuyla ilgili değişik bir zikir: Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “  Allah’ım! Ruhumu Sen yarattın, Onu benden sen ayırtacaksın, ruhumun ölümü ve yaşaması sana aittir, yaşatırsan onu koru! Öldürürsen onu bağışla! Allah’ım senden afiyet dilerim!’’[23]

 

7) Bu konuyla ilgili değişik bir zikir: Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “ Allahım! Gökleri ve yeri yaratan sensin. Gizli ve aşikarı  bilen, her şeyin Rabbi ve Meliki olan Allah’ım! Senden başka hak bir ma’bu-dun  olmadığına şehadet ederim. Nefsimin şerrinden, şeytanın ve şirkin şerrinde  sana sığınırım .’’  Peygamberimiz (s.a.s.), Hz. Ebu Bekir’e (r.a.) şöyle dedi: “ Sabahladığın, akşamladığın ve yatağında yattığın zaman bunları söyle.’’[24]

 

8) Bu konuyla ilgili değişik bir zikir: Tesbih, tahmid  ve tekbir zikir çeşitlerindendir. Peygamberimiz (s.a.s.), Ali ve kızlı Fatma’ya şöyle demiştir: “  Dikkat ediniz! Ben size en hayırlı isteğinizi bildiriyorum!!!  Gece  yan tarafınıza uzandığınızda  33 kere Sübhanallah,  33 kere elhamdülillah ve 33 kere Allahu ekber deyin. Bunlar size yardımcı olacak hizmetçiden daha hayırlıdır.’’[25]

Bu zikrin  bedenin güçlenmesinde ve bedenin sağlığını korumada olağanüstü bir etkisi vardır. Bu zikrin hatta şöyle bir faydası daha vardır ki: insana salih ameller hususunda bir güç vermektedir. Allah (c.c.) en iyisini bilir.

 

     Yirmi Dokuzuncu Edep: Ayetu’l-Kürsiyi okumak:

Bir gün şeytan Ebu Hureyre’nin yanına gelince ona şöyle dedi : “  Yatağına uzanınca Ayetul- Kürsiyi başından sonuna kadar oku. Şüphesiz ki sana Allah tarafından bir Koruyucu Melek bulunur ve sabaha ulaşıncaya kadar şeytan sana yaklaşamaz.’’ Bu durumu Ebu Hureyre peygamberimize (s.a.s.) anlatınca, peygamberimiz (s.a.s.) ona şunu söyledi: “ O yalancı olmakla beraber bu sefer doğru söylemiştir.’[26]

      Otuzuncu Edep: Bakara suresinin son iki ayetini okumak:

Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur:  “Her kim gece Bakara suresinin son iki ayetini okursa, Bu ona yeterdir,[27]  Şöyle de  denilmiştir: “Geceyi İhya etmesi için ona yeterlidir.” Şöyle de denilmiştir: “ (Bu iki ayet) bütün kötülüklerden korunması için ona yeterlidir.”

Bundan dolayı uyumadan önce bu iki ayeti okumak hususunda çok hırslı olmak gerekir.

 

       Otuz birinci edep: Kâfirun suresini okumak:

Bu da önceki konuda olduğu gibi uyumadan önce okumak sünnettir. Bunun sünnet olmasını Peygamberimiz (s.a.s.): “ Uymak için uzandığında Kafirun suresinin başından sonuna kadar okuyordu.” [28] Başka hadislerinde de Peygamberimiz (s.a.s.), bu konu hakkında emrederek  şöyle buyurmuştur: “Uyuduğunuz zaman Kafirun suresini başından sonuna kadar okuyun şüphesiz ki bu sure sizi şirkten uzak tutar.[29]

 

 Otuz ikinci Edep: O gün içinde işlediği günahlardan tövbe etmek:

İnsanın gün içerisinde yapmış olduğu günahlardan dolayı uyku vaktinde Allah’a karşı istiğfar etmesi gerekir. Bunu  da günün başında ve sonunda yapması gerekiyor. İşte bu istiğfarla Yüce Allah dilerse günahlarını bağışlar. İnsanın yapacağı ve söyleyeceği en faydalı şey istiğfardır. İstiğfarın sayılmayacak kadar faydaları ve faziletleri vardır. Ne yazık ki burası istiğfarın geniş bir şekilde anlatılacağı bir yer değildir.

Otuz üçüncü Edep:  Kişinin uykudan önce söylemesi gereken şey: 

Bu hususta Peygamberimiz’den (s.a.s.) şöyle bir hadis rivayet edilmiştir. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Yatağına yatmak istediğin zaman namaz abdesti gibi abdest al. Sonra sağ yanına yat ve:  Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. İşimi sana ısmarladım. Yüzümü sana çevirdim. Sırtımı sana dayadım. Ümit bağladığım sen, korktuğum yine sensin Senden kaçıp sığınacak ve senin elinden kurtulacak bir yer varsa yine sensin. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin peygamberine iman ettim, de! Bu sözü söyleyen eğer o gece ölürse iman üzerine ölmüş olur ve bu duâ senin o geceki son sözlerin olsun.”[30]

   

     Otuz dördüncü Edep:  Rüyasında bir şey gördüğü zaman :

Rüya ile ilgili edeplerle edeplenmeli. Rüya edeplerinin aslında tamamını “Rüya edepleri bölümünde” zikr ettik.  Bu kitaptaki o konuya müracaat edebilirsiniz.

 

Otuz beşinci Edep: Uykusunda uyanan veya korkarak uyanan kişinin Allah’ı zikretmesi:

  1. Durum: “Peygamberimiz (s.a.s.), uykusundan korkarak uyandığı zaman şöyle derdi:  Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O tektir ve ortağı yoktur. O Kahredicidir. Göklerin yerin ve arasındakilerin rabbidir. O azizdir ve gafurdur.” [31]
  2. Durum:  uykudan korkarak uyanan kişinin yapacağı sığınma ve zikir:  Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur:  “Sizden biri uykusundan korkarak uyandığı zaman şöyle desin:  Gazabından ve cezalandırmandan, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden, bana gelmelerinden Allah’ın noksansız kelimelerine sığınırım! Bunu söyledikten sonra hiçbir şey ona zarar vermez.”[32]

 

  1. Durum: Bu hususta peygamberimiz (s.a.s.)  şöyle buyurmuştur: “Sizden her kim gece uyanırsa şöyle desin:  Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O tektir ve ortağı yoktur. Mülk onundur ve  ona hamd ederim. O, yaşatır ve o öldürür. Bütün hayırlar onun elindedir. O, her şeye kadirdir. Onu tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd tümüyle sana mahsustur. Sen en büyüksün. Güç ve kuvvet ancak sendedir. Sonra şöyle desin: Allah’ım beni bağışla! Diye dua ederse kabul edilir. Eğer kalkar abdest alırsa sonra da namaz kılarsa namazı kabul edilir.”[33]

 

Otuz altıncı Edep:  Uykudan uyandığında ve gece uyandığı zaman misvak kullanmak:        

Peygamberimiz (s.a.s.) gece uyandığı zaman mutlaka ağzını misvakla temizlerdi.[34]

Peygamberimiz (s.a.s.) ağzını temizlemeye ve  ağzından temiz ve güzel koku gelmesine  devamlı dikkat ederdi.  Onun bu sünnetine tabi olmamız ve buna benzer durumlarda da onun izinden gitmemiz bize ne kadar yakışır! Çünkü bunların  arka planında çok sayıda hayırlar vardır.

Otuz yedinci Edep: İhtiyaç kadarı uykuyla yetinmek gerekir:

Şüphe yoktur ki insan ihtiyacından fazla uyursa,  dünya ve ahiretle ilgili çok hayrı kaçırır. Fakat kişi sadece ihtiyacı kadar uykuyla yetinmelidir. İslam dini ve sünnet aşırılık ve gevşekliğin ortasında bir yol takip etmeyi uygun görür. Eğer kişi uykudan ihtiyacı kadarını almaz ise kendisine zarar verir. Fazla uyursa, uyku onu helaka götürür ve tembel kılar. Dünya ve ahiretle ilgili olan birçok maslahatları kaçırır. İslam ve sünnet nimetine karşılık Allah’a hamdolsun,

İşte bunlar Yüce Allah’ın tesbit etmesini bize kolaylaştırdığı uyku edebleriyle ilgili olan otuz yedi tane edeptir. Hamd ‘alemlerin rabbi olan Allah içindir.[35]

[1] -Buhârî, Sahîh, No: 568;  Müslim, Sahîh, No: 647. Bu hadis, Ebu Bürde’den rivayet edilmiştir.

[2] – Müslim, Sahîh, No: 2014. Bu hadis,  Câbir’den rivayet edilmiştir.

[3] -Ebu Dâvud, Sünen, No:5247; İbni Hibbân, el-İhsân, No: 5494; Hakim, el-Müstedrek,  4:284-285; Beyhakî,  eş-Şu’ab, No: 6063; Bu hadis, İbni ‘Abbâs’dan rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu Ebi Dâvud, No: 4369.

[4] – Buhârî, Sahîh,  No: 6295; Müslim, Sahîh, No: 2012, Bu hadis, Câbir’den rivayet edilmiştir.

[5] – Buhârî, Sahîh, No: 6294; Müslim, Sahîh, No: 2016, Bu hadis, Ebu Musa’dan rivayet edilmiştir.

[6] – Buhârî, Sahîh, No: 6293; Müslim, Sahîh, No: 2015, Bu hadis, İbn Ömer’den rivayet edilmiştir.

[7] -Nesâî, Sünen. 3:258; İbn Mâce, Sünen, No:1344; Hakim, el-Müstedrek, 1:311). Bu hadis, Ebu Derdâ’dan rivayet edilmiştir; el-Elbânî, İrvaul-ğalil kitabında bu hadisin sahih olduğunu belirtmiştir, No: 454.

[8] – Buhârî, Sahîh, No: 6320; Müslim, Sahîh, No: 2714. Bu hadis, Ebu Hüreyre’den

[9] -Tirmizî, Sünen, No:3401. Bu hadis. Ebu Hureyre’den rivayet edilmiştir: el-Elbânî,  Sahihu’t- Tirmizî, No: 2707.

[10] Buhârî, Sahîh, No: 5748; Müslim, Sahîh, No: 2192. Bu hadis. ‘Âişe’den rivayet edilmiştir.

[11] -Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5: 309, İbn Huzeyme, Sahîh, No:2558, Hakim, el-Müstedrek, 1:445. El-Hakim, bu hadisin ‘’sahîh’’ olduğunu belirttmiş, ez-Zehebî de bu görüşünü uygun görmüştür. Bu hadis, Ebu Katâde’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Câmiu’s-sahîh, No: 4852.

[12] -Tirmizî, Sünen, No: 2766. Bu hadis, Câbir’den rivayet edilmiştir.

[13] – Müslim, Sahîh, No. 6099. Bu hadis, Câbir’den rivayet edilmiştir.

[14] – Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2:304; Tirmizî, Sünen, No: 2768; İbn Hibbân(, el-İhsân, No:5523; Beyhakî, eş-Şu’ab, No: 4720. Bu hadis. Ebu Hüreyre’den rivayet edilmiştir.

[15] – Buhârî, Sahîh, No: 247, 6311; Müslim, Sahîh, No: 2710. Bu hadis el-Berâ’dan rivayet edilmiştir.

[16] – Ebu Davud, Sünen, No: 5045. Bu hadis, Hafsa’dan rivayet edilmiştir; el-Elbânî,  Sahihu Ebi Davud, No: 5218.

[17] – Ebu Davud, Sünen, No: 5059. Bu hadis, Ebu Hureyre’den rivayet edilmiştir. El-Elbânî, Sahihu Ebi Davud, No: 4230.

[18]– Müslim, Sahîh, No: 2715. Bu hadis, Enes’den rivayet edilmiştir.

[19] – Ebu Davud, Sünen, No: 5054; Hakim, El-Müstedrek,1:540. El-Hakim bu hadisin ‘’sahih’’ olduğunu belirtmiştir. Ez-Zehebî de bu görüşünü benimsemiştir. Bu hadis, Ebu’l-Ezher‘den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu Ebi Davud, No: 4226.

[20] – Buhârî, Sahîh, No: 7395. Bu hadis, Ebu Zer’den rivayet edilmiştir, No: 7394. Bu hadis, Huzeyfe’den rivayet edilmiştir; Müslim, Sahîh, No: 2710. Bu hadis, Bera’dan rivayet edilmiştir; Ebu Davud, Sünen, Edeb 98; Tirmizî, Sünen, Da’avât 28; İbn Mâce, Sünen, Duâ 17.

[21] – Buhârî, Sahîh, No: 6320; Müslim, Sahîh, No: 2714. Bu hadis, Ebu Hureyre’den rivayet edilmiştir,

[22] – Müslim, Sahîh, No: 2713. Bu hadis, Ebu Hureyre’den rivayet edilmiştir.

[23] – Müslim, Sahîh, No: 2712. Bu hadis, İbn Ömer’den rivayet edilmiştir.

[24] – Ebu Davud, Sünen, No:5067. Bu hadis, Ebu Hureyre’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu Ebî Davud, No: 4235.

[25] – Buhârî, Sahîh, No: 3113; Müslim, Sahîh, No: 2727. Bu hadis, Ali’den rivayet edilmiştir.

[26] – Buhârî, Sahîh, No: 2311; Bu hadis, Ebu Hureyre’den rivayet edilmiştir.

[27] – Buhârî, Sahîh, No: 4008; Müslim, Sahîh, No: 808. Bu hadis, Ebu Mes’ud’dan rivayet edilmiştir.

[28] – el-Elbânî, Cami’us-sahîh, No:4648. Bu hadisi et-Taberânîden Mu’cemü’l-kebîr’den aldığını belirtmiştir. Bu hadisi, ‘Ubâde b. Ahder rivayet etmiştir.

[29] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5: 456; Ebu Davud, Sünen, No: 5055; et-Tirmizî, Sünen, No: 3403; İbn Hibbân, el-İhsân, No: 787; el-Hâkim, el-Müstedrek, 1:565. El-Hakim bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir. Ez-Zehebî ‘de onun bu görüşüne katılmıştır; İbn es-Sünnî, ‘Amelu-yevm ve’l-leyle, No: 694; el-Buhârî, et-Târih, 4: 2/108. Bu hadis, Nevfel’den rivayet edilmiştir. El-Elbânî, Sahîhu’l-câmi’, No: 1161.

[30] -Buhârî, Sahîh, No:247, 6311; Müslim, Sahîh, No: 2710. Bu hadis, el-Berâ’dan rivayet edilmiştir.

[31] -Hakim, el-Müstedrek, 1:540; İbn es-Sünnî, ‘Amelü’l-yevm ve’l-leyle, No:762; el-Elbânî, Câmiu’s- sahih, No: 4693.

[32]-Tirmizî, Sünen, No:3528. Bu hadis, İbn ‘Amr’dan rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu’t-Tirmizî, No:2793.

[33] Buhârî, Sahîh, No:1104. Bu hadis, ‘Ubâde b. Sâmit ‘den rivayet edilmiştir.

 

[34]– İbn Nasr, Muhtasaru kıyâmul-leyl, No: 111; İbnu ‘Adiy, el-Kâmil, No:24, Bu hadis, İbn Ömer’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Câmius-sahîh, No: 4842.

[35] – Fazla bilgi için bakınız: Müslim, Sahîh, 4:2081 ve devamı; Mâverdî, Edebu’d-dünyâ ve’d-dîn, No: 341; İbnu’l-Esîr, Câmi’u’l-usûl, 11:562; İbnu Müflih, el-Âdâbu’ş-şer’iyye, 3:241: el-Beyhakî, el-Âdâb, s. 358 ve devamı; İbnu Hacer, Fethu’l-bârî, 1:392 ve devamı; et-Tirmizî, Muhtasar eş-Şemâili’l-Muhammediyye, No: 142 ve devamı; el-Kâsımî, Mev’izzetü’l-mü’minîn, No: 143 ve devamı ve diğer kaynaklar.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.