ÜÇÜNCÜ FASIL
TUVALET EDEPLERİ
İster küçük abdesti ister büyük abdesti gidermek insanın kendisinden ayrı düşünülemeyeceği durumlardandır. Akıllı kişi kaçınılmaz olan insan adetlerini fırsata çevirerek sevap kazanma aracına dönüştürmeye çabalayan kimsedir. Yani ben şunu kaste-diyorum: akıllı kişi bu âdeti ibadete dönüştürür. Bu da o kişinin Allah’ın meşru kıldığı İslamî edep kurallarıyla terbiye olunmasıyla gerçekleşir. Bu edep kurallarından bazıları şunlardır:
Birinci Edep: Tuvalet ihtiyacını gidermek İçin Güzel Niyet Getirmek:
Bazı kimseler tuvalet ihtiyacını gidermede niyeti garipseye-bilir. Fakat bu olabilir ve kolay bir şeydir. Çünkü âdette, niyet güzel olduğunda ve onu getiren kimse şer’i edep kurallarına uygun hareket ettiğinde ibadete dönüşür. Bilinmektedir ki, insan küçük veya büyük abdeste sıkıştığında veya bunun gibi bir durumda kendisini rahat hissetmez, zihinsel olarak herhangi bir şeye yoğunlaşamaz, hatta hiçbir şeyi yapmaya gücü yetmez. Ancak o tuvalet ihtiyacını giderip rahatlandığında hiçbir engel olmaksızın ibadetini yapabilir. Kişinin tuvalet ihtiyacını gideremediği durumda kendisine isabet edecek olan acı ve sıkıntıları buna kıyas et! Kişi kendisine zarar vermemekle sorumludur. Tuvalet ihtiyacını gidermekle Rabbine yaptığı ibadetleri sahih bir şekilde yapacak zihinsel temizliğe ve karnında bulunup kendisine zarar veren dışkı vs. den kurtulmaya niyet eder. Bu şekilde tuvalet ihtiyacını gidermede güzel niyet etmiş olur.
İkinci Edep: İnsanlardan uzak bir yer aramak gerekir:
Bu insanın tuvalet ihtiyacını açık alanda giderdiği zaman için geçerlidir. Kişi kimsenin kendisini göremeyeceği kadar uzaklaşır. Çünkü “Peygamberimiz (s.a.s.) tuvalet ihtiyacını gidermeye çıktığında uzaklaşırdı.”[1] Yine Peygamberimiz hak-kında şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: “O tuvalet ihtiyacını gidermek istediğinde uzaklaşırdı.”[2]
Ancak kişi binalarda, evlerde, camilerde, bahçelerde, yollarda ve sosyal tesislerde bulunan kapalı olan tuvaletleri kullandığında uzaklaşmaya ihtiyacı yoktur.
Üçüncü Edep: Tuvalet ihtiyacını giderdiğinde kişinin avret yerlerinin görünmeyeceği kapalı bir yer araması gerekir:
Aynı şekilde bu da kişinin tuvalet ihtiyacını açık alanda giderdiğinde geçerlidir. Kişi böyle bir durumda bir hurma ağacı veya bir duvar gibi kendisini gizleyecek bir yer arar. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.): “Tuvalet ihtiyacını gidermek için uzaklaşıp gizlendiği yerlerden en çok sevdikleri yüksek yerler ve bir yığın hurma ağaçlığıydı.”[3] Bunun sebebi insan tuvalet ihtiyacını giderdiğinde kimsenin kendisini görmemesidir.
Dördüncü Edep: Tuvalet ihtiyacını gidermek için uygun bir yerin seçilmesi gerekir:
Bu madde küçük abdesti gidermeye aittir. Çünkü seçilen yer sert bir zemine sahipse insanın idrarı kendisine sıçrayabilir. Bundan dolayı bazı âlimler kişinin tuvalet ihtiyacını gidermek için yumuşak bir yer seçmesini uygun görmüşlerdir. Eğer yer sert ise, bir odun vb. parçasıyla küçük bir kısmını kazar. Kişi binalarda bulunan tuvaletleri kullanırsa idrarını ayakta yap-maktan sakınmalıdır. Zira bu durumda idrarın kendisine sıçraması kaçınılmazdır. Allah’ın izniyle on ikinci edep kuralında belirtileceği üzere bu tehlikeli bir durumdur.
Beşinci Edep: Tuvalet ihtiyacını gidermenin yasaklandığı yerlerden sakınmak gerekir:
Bu yerlerden bazıları şunlardır:
- İnsanların güneşten korunmak için gölgelendiği yerler ve insanların yürüyüşte kullandıkları yolun ortası bu yerlerdendir. Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Lanete yol açan iki şeyden sakının!” O’na şöyle denildi: “O ikisi nedir?” Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Onlar insanların yolunda ve gölgeliklerinde tuvalet ihtiyacını gidermektir.”[4] Yol edeplerinde bu konu detaylı olarak anlatıldı. İnsanların gölgelendiği yerlerde tuvalet ihtiyacını gidermek caiz olmadığı gibi, aynı şekilde soğuk havada gölge olmayan yerde güneşin ısısından faydalanmak için insanların oturdukları yerler de böyledir. İkisinin hükmü de aynıdır. Çünkü tuvalet ihtiyacını buralarda gidererek kirleten kimse insanları bu yerlerden faydalanmaktan alıkoymaktadır. Bu da haksız yere Müslümanları rahatsız etmektir. O da haramdır (yasaktır).
Uyarı: İnsanların oturmaya niyetlenmediği ve oraya meyletmedikleri herhangi bir gölgelik bulunduğunda buraları hela (tuvalet) olarak kullanmakta bir sakınca yoktur. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.) yukarıda geçen edep kuralında geçtiği gibi genellikle gölgelik olan hurma ağaçlıklarında örtünüp tuvalet ihtiyacını giderirdi. Gür olan hurma ağaçlıklarının genellikle gölgesi olur.
- Aynı şekilde kişi çeşme, kuyu vb. insanların içmek ve sulama yapmak için sürekli kullandıkları soğuk su kaynaklarının olduğu yerlerde de tuvalet ihtiyacını gidermemelidir. Çünkü bu şekilde oraları tuvalet ihtiyacını gidermede kullanan kimse, insanlara eziyet verir ve onlar o yerlerde tuvalet ihtiyacını giderenlere lanet ederler. Bunun için Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “(Yapana) lanet edilen üç durumdan sakının! Bunlar; 1-Su kaynaklarına, 2-Yol ortasına, 3-İnsanların gölgelendiği yerlere dışkı yapmaktır.”[5]
- Banyo yaptığı yerde küçük tuvalet ihtiyacını giderme-melidir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuş-tur: “Sizden biri daha sonra yıkanacağı banyosuna küçük tuvalet ihtiyacını gidermesin.”[6]
Bu, hiç şüphesiz banyo olarak isimlendirilen, yıkanan kimsenin içine girdiği yıkanılan yer küçük bir küvet ve içinde az bir suyun bulunduğu bir yerde olduğunda hükmü böyledir.
- Daha sonra kullanacağı durgun suya küçük abdestini bozmamalıdır. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz daha sonra içinde yıkanacağı akmayan durgun suya küçük abdestini bozmasın.”[7]
- Aynı şekilde mescitlerin kapısında veya duvarlarında tuvalet ihtiyacını gidermek de caiz değildir. Şüphesiz bu eylemde Allah’ın evi olan mescitleri küçümsemek ve mü’minlere eziyet vermektir. Bu da çok tehlikeli bir iştir.
Altıncı Edep: Üzerinde Allah’ın zikredildiği (Dini yazıların olduğu) bir şeyle tuvalete girmemek gerekir:
Kur’an-ı Kerim, dini kitaplar ya da üzerinde Allah isminin yazılı olduğu yüzük vb. bir şeyle tuvalete girmemek gerekir. Bu “Allah” kelimesine ve helaya sokmanın haram olduğu bütün ayetlere saygı göstermek içindir.
Bazı âlimler şöyle dediler: “Kişi seferdeyse veya halka açık bir yerde ise, tanımadığı insanların arasında kaybol-masından endişe ettiği yüzüğünün, “Allah” kelimesinin yazılı olduğu dini evraklarının veya çantasının çalınmasından korkarsa bunlarla helaya girmesinde bir sakınca yoktur.
Yedinci Edep: Kişinin yanına su alması gerekir:
Öyle ki kişi tuvalette iken kendisine su verecek kimseye ihtiyaç duymasın diye yanına su alması gerekir. Peygamberimiz (s.a.s.), bir gün helaya girdiğinde suyu orada hazır buldu ve şöyle dedi: “Bunu kim yaptı?” Suyu koyanın İbn Abbâs olduğunu öğrenince şöyle buyurdu: “Allahım! Onu dinde fâkih kıl!”[8] Günümüzde tuvaletlerdeki çeşmelerden dolayı buna ihtiyaç duyulmayabilir. Ancak en iyisi tuvalet ihtiyacını gidermeden önce oralarda suyun bulunduğundan emin olmaktır. Çeşmelerden suyun akmadığını gören kimse de yanına kendisiyle temizleneceği mendil vb. bir şey alsın.
Sekizinci Edep: Tuvalete girerken Allah’a sığınmak:
Ta ki Allah, insanı tuvaletlerdeki cinlerin şerrinden emin kılsın. Peygamberimizin tavsiyesine uyarak böyle yapmak gerekir. Peygamberimiz (s.a.s.), tuvalete girdiğinde: “Bismil-lah-Allah’ın adıyla” derdi.[9] O kendisinden gelen her şeyden istifade edilen bir zikir olduğu için insanın tuvalete girdiğinde; بِسمِ اللهِ أللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْخُيُثِ وَالْخَبَائِثِ. “Allah’ın adıyla! Allah’ım, şüphesiz ben dişi ve erkek cinlerden sana sığınırım.”[10] demesi yararına olur. Kişinin bismillah demesi insanın avret yerlerinin cinlerin görmesine bir örtü ve engel teşkil etmektedir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyur-muştur: “Tuvalete girdiğinde kişinin avret yerlerinin cinlere kapatılması bismillah demesiyle gerçekleşir.”[11] İnsan eğer tuvalet ihtiyacını sahrada veya açık havada giderirse, tuvalet ihtiyacını gidermek için seçtiği yere vardığında ihtiyacını gidermeye başlamadan önce bu duayı okur. Hiçbir şekilde bu duayı terk etmez.
Dokuzuncu Edep: Tuvalete sol ayakla girmek:
Çünkü kişi necaset mekânına girmektedir. Bunun için doğru olan sol ayakla girmesidir. Sağ ve sol el veya ayakla ortaklaşa yapılan bütün fiillerde eğer yapılan fiil faziletli işlerden ise sağın tercih edilmesi gerekir. Camiye girmek, elbise giymek ve saçını tarayarak düzeltmek vs. bunlara örnek olarak gösterilebilir. Sol el ile misvak yapmak, tuvalete girmek, camiden çıkmak, elbise çıkarmak gibi bunun zıddı olan fiillerde ise sol eli tercih etmek gerekir. İlim ehli olanlar böyle bir uyarıda bulunmuşlardır.
Onuncu Edep: Kişinin yere yaklaşmadan elbisesini yukarı çekmemesi gerekir:
Bu tam örtünmek, hacet giderme esnasında avretinin görünmemesi içindir. Şayet kişi açık havada ise avret yerlerini kimsenin görmemesi en iyisi olur. Eğer kapalı mekânlardaysa ihtiyatlı davranması gerekir. Çünkü kapı aralığından veya duvardaki bir çatlaktan vb. bazı yerlerden kişiyi gören olabilir. “Şüphesiz ki Peygamberimiz (s.a.s.) tuvalet ihtiyacını gidermek istediğinde iyice yere yaklaşmadan elbisesini çıkarmazdı.”[12] Hatta kişi eğer kimsenin kendisini görmeyeceğinden emin olsa bile böyle yapması Allah’tan utanmaya daha yakın olması dolayısıyla daha evladır.
On Birinci Edep: Tuvalet ihtiyacını giderirken kıbleye önünü ya da arkasını dönmemek:
Bu konuyla ilgili hüküm ister nesh olmuş olsun, ister mekruh olsun ve isterse haram olduğu için olsun bu durum için bir grup âlim şöyle demişler; “Evla olan tuvalet ihtiyacını giderme esnasında yan tarafını kıbleye çevirerek durmaktır.” Peygam-berimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz büyük tuvalet ihtiyacını giderdiğinde kıbleye yönelmesin ve kıbleyi arkasına da almasın. Fakat doğuya veya batıya dönünüz.”[13] Yine başka bir hadiste şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz kıbleye yönelerek küçük abdestini bozmasın.”[14]
Bazı âlimler kapalı bina içindeki helalarda buna cevaz vermişlerdir. Onların da bunun için delilleri mevcuttur. Ancak ihtiyatlı olan bundan her halde kaçınmaktır. En doğrusunu Allah bilir.
On İkinci Edep: Ayakta küçük abdesti bozmamak gerekir:
Bu en uygun olanıdır ve bu Peygamberimizin (s.a.s.) fiiliyle sabittir. Ancak şayet kişi yumuşak zeminli veya üstünde kum tepeciği olan bir yerde ya da idrarının kendisine sıçramaya-cağından emin olduğu bir yerde küçük abdestini bozarsa bazı kimseler bunda bir sakınca görmemişlerdir. Çünkü Peygambe-rimiz (s.a.s.):“Bir kavmin çöplük yerinden geçerken ayakta küçük abdestini bozmuştur.”[15] Ne var ki günümüz helalarında bunu yapmak doğru olmaz. Çünkü hiç şüphesiz idrar damlaları kişiye isabet eder. Öyleyse doğru olan kişinin oturarak küçük abdestini bozmasıdır.
On Üçüncü Edep: Cinsel organı sağ elle tutmamak gerekir:
Böyle yapmak yasaklanmıştır. Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadiste şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz küçük abdestini bozduğunda cinsel organını sağ eliyle tutmasın. Aynı şekilde sağ eliyle istinca’ yapmasın ve bir şey içtiğinde bardaklardaki suya üflemesin.”[16] Bu yasak, sağ eli necasete ve pisliklere direkt girmesinden uzak tutmak içindir. Ta ki kişi yemek yediğinde sağ eliyle pisliğini temizlediğini hatırlamasın. Böylece kendisi sağ elle yemek yemekten tiksinir. Bu yasak, sağ elle cinsel organı ve makadı/ kıçı mesh etmeyi de kapsar. Belki makat/ kıç daha önemlidir. Zira dışkı kişiye idrardan daha fazla tiksindirici gelmektedir. Ancak hükümleri aynıdır.
[1] -Ebu Davud, Sünen, No: 1; en-Nesâî, Sünen, 1/18; et- Tirmizî, Sünen, No: 20. Tirmizî bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir; İbn Mâce, Sünen, No: 331; el-Hâkim, el-Müstedrek, 1/140. El-Hakim, bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir ve ez-Zehebî de aynı görüşü benimsemiştir. Bu hadis Muğîre’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhü’l-câmi῾, No:4724.
[2] -Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/443; en-Nesâî, Sünen, 1/18; İbn Mâce, Sünen, No: 334. Bu hadis Abdurrahman b. Ebî Kırâd’dan rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhü’l-câmi῾, No: 4651.
[3] -Müslim, Sahîh. No: 343. Bu hadis Abdullah b. Ca῾fer’den rivayet edilmiştir.
[4] – Müslim, Sahîh, No:269. Bu hadis, Ebu Hüreyre’den rivayet edilmiştir.
[5]– Ebû Dâvûd, Sünen, No: 24; İbn Mâce, Sünen, No: 328 vd.; el-Elbânî, Sahihu Ebî Dâvud, No: 21; el-Elbânî, Sahîhu İbn Mâce, No: 262. Bu hadis Muâz’dan rivayet edilmiştir.
[6] – Ebû Dâvûd, Sünen, No: 27; en-Nesâî, Sünen, 1/34; İbn Mâce, Sünen, No: 304; el-Elbânî, Sahîhu Ebî Dâvud, No: 22. Bu hadis, Abdullah b. Muğaffel’den rivayet edilmiştir.
[7] -Buhârî, Sahîh, No: 236; Müslim, Sahîh, No: 282. Bu nadis, Ebu Hüreyre’den rivayet edilmiştir.
[8] -el-Buhârî, Sahîh, No: 143; Müslim, Sahîh, No: 2477. Bu hadis, İbn Abbas’tan rivayet edilmiştir.
[9] – İbn Ebî Şeybe, el-Musannaf, No: 29902; el-Elbânî, Sahîhü’l-câmi῾ (no: 4714). Bu hadis Enes’ten rivayet edilmiştir.
[10] -Tirmizî, Sünen, No: 606; İbn Mâce, Sünen, No: 297; Bu hadisi, bu müellifler ve diğer muhaddisler Ali’den rivayet etmişler; Enes b. Mâlik’ten de böyle bir hadis rivayet edilmiştir. Ahmed Şâkir ve diğerleri bu hadisin “sahîh” olduğunu belirtmişler; el-Elbânî, Sahîhu’l-câmi’, No: 3611.
[11] – Buhârî, Sahîh, No: 132, 6322; Müslim, Sahîh, No: 375. Bu hadis, Enes’ten rivayet edilmiştir.
[12] – Ebû Dâvûd, Sünen, No: 14; et-Tirmizî, Sünen, No: 14; ed-Dârimî, Sünen, 1:171; el-Elbânî, Sahîhü’l-câmi῾, No: 4652. Bu hadis Enes ve İbn Ömer’den rivayet edilmiştir.
[13] – Buhârî, Sahîh, No: 144; Müslim, Sahîh, No: 264). Bu hadis Ebû Eyyub’dan rivayet edilmiştir.
[14] -İbn Mâce, Sünen, No: 317: el-Elbânî, Sahîhu İbn Mâce, No: 206. Bu hadis, Abdullah b. el-Hâris b. Cüz’den rivayet edilmiştir.
[15] – Buhârî, Sahîh, No: 226; Müslim, Sahîh, No: 273. Bu hadis, Huzeyfe’den rivayet edilmiştir. Hadisin metninde geçen “es-subâteالسباطة-” kelimesi atılmış çöp yığınları, toprak vb. atıkları ifade etmektedir.
[16] – Buhârî, Sahîh, No: 154; Müslim, Sahîh, No: 267. Bu hadis, Ebû Katâde’den rivayet edilmiştir.
Bir yanıt bırakın