BİRİNCİ BÖLÜM
RÜYA GÖRME EDEPLERİ VE ONA BAĞLI DİĞER EDEPLER
Neredeyse hiç bir insan uykusunda göreceği rüyalardan azade olamaz. Ancak İslam dini, rüya ile ilgili olarak bazı edepler/kurallar ortaya koymuştur. Bu durum, İslam dininin din ve dünya işlerinin tümünü kapsadığının en büyük delillerindendir. Rüya ister iyi olsun, ister kötü olsun bir Müslüman’a düşen şey bu edeplerle ile edeplenmesi gerekir. Bu edeplerin bir kısmından inşallah aşağıda bahsedeceğiz.
BİRİNCİ KISIM
SÂLİH RÜYAYA BAĞLI EDEPLER
Birinci edep: Bu rüyadan dolayı Allah’a hamd etmek ve O’nu eksiklik-lerden tenzih etmek gerekir:
Bu Peygamberimizin (s.a.s.) bize gösterdiği yoldur. – İnşaallah aşağıda belirtileceği gibi- Çünkü bu tür rüyalar Allah’tandır. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz hoşlandığı bir rüya gördüğünde (bilsin ki) o Allah’tandır. Bu durumda Allah’a hamd etsin ve onu anlatsın. Hoşlanmadığı bir rüya gördüğünde ise (bilsin ki) o şeytandandır…”[1]
İkinci edep: Bu rüya ile sevinmek, mesrur olmak gerekir:
Bir mümin iyi rüya ile gönlünü hoş tutmalı ve sevinç içinde olmalıdır. Bu konuyla ilgili hadis üçüncü edepte gelecektir.
Üçüncü edep: Rüyasını sevdiğinden başkasına anlatmaması gerekir:
Yine bu konuda Peygamberimiz (s.a.s.) bize yol göstermiştir. O, şöyle buyurmuştur: “Salih rüya Allah’tandır. Kötü rüya ise şeytandandır. Kim hoşlan-madığı bir rüya görürse soluna tükürsün ve şeytandan Allah’a sığınsın. Böylece ona bir zarar gelmez. Onu kimseye anlatmasın. Eğer güzel bir rüya görmüş ise onunla sevinsin ve ancak sevdiği insanlara anlatsın.”[2]
Peygamberimiz (s.a.s.), burada, bizden bu rüyayı ancak sevdiklerimize anlatmamızı istemiştir. Çünkü sevdiğimiz insan bizim iyiliğimizi ister. Bu rüyanın Allah’tan gelen nimetlerin müjdeleyicisi olduğunu anladığında bundan dolayı kıskançlık duymaz. Aynı şekilde o, bu rüyayı, gören kimseye mümkün olan en güzel şekilde yorumlayacaktır.
Dördüncü edep: Rüyayı, en güzel şekilde yorumlamak gerekir:
Rüyayı bu şekilde yorumlamak, rüya gören kişinin gönlünü açan, sevincini ve iyilik beklentisini artıran bir durumdur. Mümin iyimserdir, her durumda yüce Allah’a karşı hüsn-ü zan içindedir. Rüyayı güzel yorumlamak, bu eğilim sonucunda ortaya çıkar. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz güzel bir rüya gördüğünde onu yorumlasın ve anlatsın. Kötü bir rüya gördüğünde ise onu yorumlamasın ve başkasına anlatmasın.”[3] Her rüya yorumcusunun, mümkün mertebe rüyayı en güzel şekilde yorumlamaya çalış-ması gerekir.
İKİNCİ KISIM
HOŞLANILMAYAN KÖTÜ RÜYALAR İLE İLGİLİ EDEPLER
Birinci edep: (Rüya gören kimsenin) Üç defa soluna tükürmesi gerekir:
Bu şeytanı kovmak içindir. Çünkü kötü rüya şeytandan gelmektedir. Bu konu ile ilgili peygamberimizin emirleri dördüncü ve yedinci edeplerde gelecektir.
İkinci edep: Üç defa kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınmak gerekir:
Daha önce değindiğimiz ve inşallah ileride de değineceğimiz gibi bu kötü rüya, şeytandandır. Bu konuda söylenecek en iyi ifade “Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım” demektir. Dördüncü ve yedinci edeplerde bununla ilgili hadisler gelecektir.
Üçüncü edep: Üzerinde yattığı tarafı değiştirmesi gerekir:
Dördüncü ve yedinci edepte bahsedeceğimiz gibi bu Hz. Muhammed’in bu konuda uyguladığı edeplerindendir. Çünkü insan bir tarafı üzerinde yatarken şeytan ona gelir ve onun nefsine bu rüyayı atar. Bu durumda yapılması gereken en uygun şey, üzerinde bulunduğu taraftan diğer tarafa dönmektir. Bu şekilde yaparsa belki şeytanı yanından kovabilir.
Dördüncü edep: Allahtan rüyanın hayırlı olanını istemek ve onun şerrinden Allah’a sığınmak gerekir:
Muhakkak ki bazı rüyaların dış görünüşü kötü, fakat sonuçları itibariyle iyi olabilir. Bu konuda peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz hoşlanmadığı bir rüya gördüğünde kendini diğer tarafa çevirsin ve soluna üç defa tükürsün. Allahtan hayırlı olanını istesin ve o rüyanın şerrinden Allah’a sığın-sın.”[4] Burada( فَلْيَتَحَوَّلْ ) “çevirsin” kelimesinden maksat, üzerinde bulunduğu yan tarafını değiştirerek diğer tarafına dönmek anlamındadır.
Beşinci edep: Kalkıp iki rekât namaz kılması gerekir:
Bu da şeytanı kovmak ve Allah’ın himayesini dilemek içindir. Peygambe-rimiz (s.a.s.), bunu emrederek şöyle buyurmuştur: “…Rüya üç çeşittir: Allah’tan bir müjde niteliğinde olan iyi rüya, şeytandan olan üzücü rüya, kişinin nefsinin konuşması olan rüya. Sizden biriniz hoşlanmadığı bir rüya gördüğünde kalksın, namaz kılsın ve gördüğü rüyayı kimseye anlatmasın.”[5]
Altıncı edep: Bu tür rüyaları yorumlanmaması gerekir:
İyi rüya edeplerinin dördüncü edebinde de bahsettiğimiz gibi peygamberimiz (s.a.s.) kötü rüyanın yorumlanmasını yasaklamıştır. Birçok insanın, gördüğü kötü rüyanın yorumlanması için ısrar etmesi, bunun için çaba harcamaları ve bu düşüncesinden vazgeçmemesi üzülerek belirtilmesi gereken hususlardandır. Bazen onlara da bu anlamda kötü (sonuçları olan) yorumlar yapılır ve bundan dolayı kötü sonuçlara maruz kalırlar. Bir Müslüman’a düşen şey, bu konuda peygamberimizin hadisine aykırı davranmamasıdır.
Yedinci edep: O kötü rüyayı hiç kimseye anlatmaması gerekir:
Bunun sebebi şudur: Ta ki; hiç kimse acele ederek o rüya hakkında kötü bir yorum yapmasın veya rüyayı gören kimseyi sevmeyen kötü niyetli bir insanın eğer o rüyadan kötü bir sonuç çıkarabilecekse, onun durumuna sevinmemesi içindir. Bütün bu geçmiş edepler daha önceki hadiste geçen ve gelecek hadislerde geçeceği gibi peygamberimizin (s.a.s.), bize gösterdiği şeylerdir. İşte bu hadis-lerden birinde peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “…Kim bunun (sadık rüya) dışında hoşlanmadığı bir rüya görürse, muhakkak ki o şeytandandır. Bu durumda onun şerrinden Allah’a sığınsın. Onu başkasına anlatmasın. Böyle yapması halinde, (o rüyası) ona asla zarar vermeyecektir.”[6] Başka bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “…Kim hoşlanmadığı bir rüya görürse, soluna tükürsün ve şeytandan Allah’a sığınsın böyle yapması halinde ona bir zarar gelmez. Gördüğü rüyayı başkasına da anlatmasın.”[7] Başka bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Rüya Allah’tandır. Hulm (düş) ise şeytandandır. Sizden biriniz hoşlanmadığı bir rüya gördüğünde soluna üç defa tükürsün ve üç defa kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınsın. Üzerinde bulunduğu/yattığı tarafını değiştirsin”[8] Bir diğer hadisinde ise şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz hoşlanmadığı bir rüya gördüğünde soluna üç defa tükürsün, üç defa kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınsın. Üzerinde bulunduğu/yattığı tarafını değiştirsin.”[9] Burada peygambere ait bir emir olarak kötü rüyanın anlatılmaması, (rüya gören kimsenin) sol tarafına tükürmesi ve böyle yapması halinde Allah’ın izniyle kesinlikle ona hiçbir zarar gelmeyeceği vurgulanmaktadır. Böylece insanın gördüğü kötü rüyayı kimseye anlatmaması hususu özellikle vurgulanmaktadır. Sonuç olarak sadece soluna tükürmesi, üzerinde yattığı tarafını değiştirmesi ve o rüyanın şerrinden Allah’a sığınması, Allah’tan hayır dilemesi, iki rekât namaz kılması, onu yorumlamaması ve onu başkasına anlatmaması ona kâfi gelmektedir. Bütün bunlar, kötü rüya görülmesi halinde yapılması gereken şeylerdir. Bu durumu anlatan hadisler pek çoktur.
Hiç şüphesiz kim bu tür edeplerle edeplenen kimse (yani onları uygulayan kimse) doğru hareket etmiş olur ve Hz. Muhammed’in vaat ettiği gibi ona kötü rüyadan bir zarar gelmeyecektir.
İnsanların çoğu, daha önce bahsettiğimiz gibi kötü rüya görme konusunda İslamî edeplere uymadıkları için, kötü sonuçlarla ve vahim durumlarla karşılaşmaktadırlar.
ÜÇÜNCÜ KISIM
GENEL OLARAK RÜYA İLE İLİŞKİLİ OLAN DİĞER EDEPLER:
Bunlar, rüya ile ilgili olarak genel edepler niteliğindedir. Bu edeplerden bazıları şunlardır:
Birinci edep: Rüyayı âlimden ya da samimî olarak öğüt verenden başkasına anlatmaması gerekir:
Çünkü âlim, rüyanın tevilini, en iyi şekilde anlayabilmektedir. Öğüt veren ise rüya görene nasihatte bulunur ve onu en güzel şekilde yorumlar. Peygamberimiz (s.a.v.), şöyle buyurmuştur: “Rüyayı âlime ve öğüt verenden başkasına anlat-mayın.”[10] Yine bununla ilgili hadis, bundan sonraki edepte gelecektir.
İkinci edep: İnsanların, rüyayı yorumlama konusunda acele etmemesi gerekir:
Rüya hakkında iyice düşünüp en güzel şekilde yorumlayıncaya kadar (acele etmemelidir). Çünkü Allah’ın dilemesi hariç, rüya nasıl yorumlanırsa o şekilde bir sonuçla karşılaşırsın. Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Rüya yorum-lanmayana kadar uçan bir kuşun ayağı üzerindedir. Yorumlandığı anda gerçekleşir. Onu ancak sevdiklerinize ve (iyi) görüş sahiplerine anlatınız.”[11]
Hadisteki “vâddin” kelimesinin manası; “seni sevendir.” “Zû re’yin” kelimesinin manası da: Yani akıllı kimse, demektir.
Üçüncü edep: Rüyasına yalan karıştırmaması gerekir:
Yani gördüklerine herhangi bir şey ilave etmek suretiyle ya da görmediği halde rüyasında gördüğünü iddia ettiği bir şeyi uydurma yoluyla (rüyasına yalan karıştırmaktır). Çünkü bazı âlimler bunu en büyük günahlardan sayarlar. Peygam-berimiz (s.a.s.), şöyle buyurmaktadır: “Kim görmediği şeyi rüyamda gördüm diye iddiâ ederse (kıyâmet günü) iki arpayı birbirine bağlamakla emir olunur. Ama bunları asla bağlayamaz.”[12] Yine başka bir hadisinde peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Şurası muhakkak ki; en büyük yalanlardan biri, kişinin kendisini babasından başka birisine nispet etmesi veya görmediği bir şeyi gözlerinin gördüğünü iddia etmesi yahut da Resulüllâh’ın (s.a.s.) söylemediği bir şeyi (uydurarak) O’na nispet etmesidir.”[13] Başka bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “İftiraların en büyüğü, bir kimsenin rüyasında görmediği şeyi gördüğünü iddia etmesidir.”[14]
Dördüncü edep: Kişinin rüyada şeytanın kendisi ile oynadığını (ihtilam olduğunu) kimseye anlatmaması gerekir:
Şüphesiz ki; rüyaların bir kısmı şeytanın uykuda insanla oynadığı rüyalardır. Kişinin bunları hiç kimseye anlatmaması gerekir. Çünkü peygamberimiz (s.a.s.), bu konuda şöyle buyurmuştur: “Şeytan uykunuzda sizden birinizle oynadığı zaman, o kişi onu insanlara anlatmasın.”[15] Peygamberimiz (s.a.s.), rüyasında başının kesik bir şekilde önünde yuvarlandığını ve kendisinin de onun peşinde koştuğunu gören bir bedeviye şöyle buyurmuştur: “Şeytanın uykunda seninle oynadığı durumları hiç kimseye anlatma.”[16]
Beşinci edep: Kim peygamberimizi (s.a.s.), rüyasında görürse onu gerçek-ten görmüş gibidir:
Kim peygamberimizin (s.a.s.), kendisine bir şey emrettiğini ya da ona bir şeyi yasakladığını veya ona bir şeyi tavsiye ettiğini rüyasında görürse, mutlaka onu görmüş gibidir. Çünkü şeytan peygamberimizin (s.a.s.), şekline giremez. Özel-likle peygamberimizi, rivayetlerle sabit bir şekilde ve bilinen özellikleriyle gördüğünde (şeytan, onun şekline giremez). Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Kim beni rüyasında görürse, beni gerçekten görmüş gibidir. Çünkü şeytan benim suretime asla giremez.”[17]
Ancak peygamberimizin (s.a.s.), rüyada gelip kitap ve sünnete aykırı bir şeyleri emretmesi ya da yasaklaması mümkün değildir. Müslüman kişi, bu konuda dikkatli olmalıdır ki; şeytan onunla oyun oynamasın. Çünkü peygamberin uyanık-ken koyduğu hükümleri, rüyada gelip değiştirmesi mümkün değildir. Benzer şekilde kim peygamberi sanki tıraş olmuş gibi veya batılı tarzda giyinmiş gibi muhtelif şekillerde görürse, onu görmüş gibi olmaz. Çünkü bu peygamberimizin (s.a.s.), asıl şekillerinden biri değildir.
Altıncı edep: Rüya yorumcusunun Kur’ân ve Sünnet’ten istifade etmesi gerekir :
Çünkü hadisle sabit olmuştur ki; sütü ilimle, prangayı dinde sebat ile vb. yorumlayan peygamberimiz (s.a.s.) olmuştur. Bir rüya yorumcusunun gücü yettiği kadar bu işte, peygamberimize uyması gerekmektedir. Aynı şekilde Yusuf sure-sindeki teviller gibi Kur’ân’da geçen tevillerden istifade etmesi gerekmektedir.
Bu bilgiler, bu bölümde Allah’ın bize kolaylaştırdığı edeplerin toplamı olup sayıları on yedi tanedir. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.[18]
[1] – Buhârî, Sahîh, Ta’bîr: 1 (No: 6982). Bu hadis, Ebû Sa’id’den rivâyet edilmiştir.
[2] – Müslim, Sahîh, (No: 2261), Tirmizî, Sünen, Rü’yâ: 5. Bu hadis, Ebû Katâde’den rivâyet edilmiştir.
[3] – el-Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’l-sahîha, 3: 328; Bakılânî, et-Temhîd ismindeki eserde bu hadisi, İbnu ‘Abdi’l-Berre nisbet etmiştir. Bu hadis, Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiştir.
[4] – İbnu Mâce, Sünen, (No: 3910), Bu hadis, Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu İbn-i Mâce, (No: 2158); Canan, İbrahim, Hadis Ansiklopedisi, Kütüb-i Sitte, Akçağ Yay., İstanbul trhsz, 17: 531.
[5] – Müslim, Sahîh, Rü’yâ 6, (No: 2263). Bu hadis, Ebbu Hüreyre’den rivâyet edilmiştir.
[6] – Buhârî, Sahîh, Ta’bîr 3 (No: 6985), Bu hadis, Ebu Sa’id’den rivâyet edilmiştir.
[7]– Buhârî, Sahîh, Ta’bîr 1 (6982); el-Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’l-sahîha, 3:328; el-Bakıllânî, et-Temhîd ismindeki eserde bu hadisi İbnu ‘Abdi’l-Berre nisbet etmiştir. Bu hadis, Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiştir.
[8] – Müslim, Sahîh, (No: 2261), Bu hadis, Ebû Katâde’den rivâyet edilmiştir; İmam Nevevî, Riyâzü’s-sâlihîn (Çev: Abdullah Feyzi Kocaer), Esra Yay, Ankara trhsz, s. 432.
[9] – Müslim, Sahîh, (No: 2262), Bu hadis, Câbir’den rivâyet edilmiştir; İmam Nevevî, a.g.e., s. 433.
[10]– ed-Dârimî, Sünen, 2:126; et-Tirmizî, Sünen, (No: 2280), Tirmizî, bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir. Bu hadis, Ebû Hüreyre’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu’t-Tirmizî, (No: 1859); el-Hakim, el-Müstedrek, 4:391, el-Hâkim, bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir. Ez-Zehebî ve diğerleri onun bu görüşüne katılmışlar Bu hadis, Enes’ten rivayet edilmiştir. El-Elbânî, es-Silsiletu’s-sahîha, (No: 120). İbni Mâce, Sünen, Ta’bîr 6.
[11] – Ebû Dâvûd, Sünen, Edeb 97, (No: 5020); İbnu Mâce, Sünen, (No: 3914). Bu hadis, Ebû Rezîn’den rivâyet edilmiştir; Tirmizî, Sünen, Rü’yâ 5, (No:1859); el-Elbânî, Sahîhu Ebî Dâvud, (No: 4198).
[12] – Buhârî, Sahîh, Ta’bîr 45 (No: 7042), Bu hadis, İbnu ‘Abbâs’tan rivayet edilmiştir.
[13] – Buhârî, Sahîh, (No: 3509), Bu hadis Vâile’den rivayet edilmiştir. İmam Nevevî, a.g.e., s. 433. Bu hadisteki el-Firâ= yalan’ demektir. Yud’â’nın manası ise: ona nisbet edilir, demektir.
[14] – Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2: 96. Bu hadis, İbnu Ömer’den rivayet edilmiştir.
[15] – Müslim, Sahîh, Rü’yâ 16, (No: 2268). Bu hadis, Câbir’den rivayet edilmiştir.
[16]– Müslim, Sahîh, Rü’yâ 16, (No: 2268). Bu hadis, Câbir’den rivayet edilmiştir; İbn Mâce, Sünen, Rü’yâ 5.
[17] – Müslim, Sahîh, (No: 2268). Bu hadis, Câbir’den rivayet edilmiştir.
[18] – Fazla bilgi için bakınız: İbnu Hacer, Fethu’l-bârî, 12:368 ve devamı; Nevevî, Sahîhu Müslim bi şerhi Nevevî, 15:24 ve devamı; Ebû Dâvud, Sünen, 5: 280 ve devamı; et-Tirmizî, Sünen, 4:532 ve devamı; ed-Dârimî, Sünen, 2:123 ve devamı; el-Hâkim, el-Müstedrek, 4:390 ve devamı; İbnu’l-Esîr, Câmi’u’l-usûl, 2: 515 ve devamı ve diğer kaynaklar.
Bir yanıt bırakın