MİSAFİRPERVERLİK EDEPLERİ

     Birinci Bölüm

Misafirperverlik Edepleri

Yeryüzünde hiçbir insan yoktur ki evinde kimseyi ağırlamamış olsun. Bunlar ya akrabalarından veya komşularından veya din kardeşlerinden veyahutta başkalarından olurlar. Misafirperverlik, İslam´ın önem verdiği edeplerdendir. Bundan dolayı İslam dini, gerek ağırlayan tarafa gerekse misafirler için bazı kurallar koymuştur. Bu söz konusu edeplerle edeplenmek gerekir ki misafirperverlik meyvelerini versin. Bu edeplerden bazıları şunlardır:

Birinci kısım

Ev Sahibi ile İlgili Olan Edepler

Birinci Edep: İyi Niyet

Bu, ev sahibinin arkadaşlarına olan ikramında bulunduğu kimseleri yedirip içirmesinde ve onları iyi karşılamasında sevaba nail olma niyetiyle yapıl-malıdır.  Misafir de davete icabet ettiği ve kardeşini ziyaret ettiği için sevap kazanma niyetinde olmalıdır.  İki taraf da bundan dolayı sevap kazanırlar.

İkinci Edep: Misafiri Güzel Karşılamak Gerekir:

Ev sahibinin misafirini en güzel tebessümle, en güler yüzle ve güzel selamlama cümleleri ile karşılaması gerekir. Bu, misafirlerin gönlünü genişleten ve kalplerine huzur veren bir davranıştır. Misafirler, ziyafet sahibinin onlara değer verdiğini hissederler. Bazı insanlar vardır ki evlerine gelenlere sevinmezler, nazik ve latif davranmazlar, onlara tebessüm etmezler. Aksine bazen misafirden yüz çevirirler yahut surat asarlar, misafire kendisini kötü hissettirirler. Bundan dolayı belki de misafir bir daha o eve gelmez, kötü karşılamadan dolayı bazıları evlerine geri dönebilir. Misafiri en güzel şekilde karşılaması ziyaretin edeplerindendir. Şöyle diyen kimse, çok güzel söylemiş : “Misafirler için bereket fazla ikram etmek değildir. Asıl bereket sevimli bir yüzdür.” İnsanların yüzüne gülümsemek sadakadır. Peygamberimiz (s.a.s), bu konuda şöyle buyurmuştur. “Kardeşinin yüzüne gülümsemen senin için bir sadakadır [1] Peygamberimiz (s.a.s) geldikleri zaman elçileri karşılama konusunda Abdu´l Kays heyetine şöyle buyurmuştur. “Pişmanlık ve utanç duymadan gelen bu elçilere merhaba”  [2] Hz. Aişe (r.a.) şöyle demiştir. “ Rasulullah (s.a.s.) Fatma’ya (r.a.) hitaben şöyle demiştir: Merhaba ey kızım![3] Ümmü Hani (r.a.) şöyle demiştir: “Ben peygamberimizin yanına geldim. Peygamberimiz (s.a.s.), bana şöyle dedi: “Merhaba Ümmü Hani’ye![4]

Üçüncü Edep: Misafiri Yakışır ve Övülmeye Değer Bir Yere Oturtmak Gerekir:

Bu, misafirperverliğin inceliklerindendir. Ev sahibinin misafirlerini uygun bir yere; meclis ve sâireye oturtması gerekir. Bu sayede misafirler oturdukları yerde dinlenmiş olurlar. Oturulan yerde misafir ev halkını görmemeli veya oturulan yerde misafiri rahatsız edecek bir koku v.s. olmamalıdır.  Aynı şekilde ev sahibi misafirleri, kirli ya da şekli uygun olmayan bir yere oturtmamalı. Bu durum, misafirperverliğin inceliklerine aykırıdır.

  Dördüncü Edep: Davetin Gerekliliklerini Yerine Getirmek ve Misafire İkramda Bulunmak Gerekir:

Ev sahibinin misafirin hakkını vermede acele etmesi gerekir: Yani ona soğuk sudan, yemekten, içecekten her şeyine kadar hakkıyla hizmet etmesi ve bu hizmette asla geri kalmaması ve ihmal etmemesi gerekir. Aksi takdirde misafir gitmeye niyetlenebilir. Kur´an´ı Kerim´de Yüce Allah, bu konuda şöyle buyurmuştur: “Ey Muhammed! İbrahim´in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi? Bir zaman onlar, İbrahim´in yanına girip: “Selam üzerine olsun!” demişlerdi. İbrahim de: “Selam sizin de üzerinize olsun!” demişti ve içinden de: “Bunlar tanınmamış bir topluluk!” diye geçirmişti. Hemen gizlice ailesinin yanına giderek semiz bir buzağıyı (kızartıp) getirdi. Onu önlerine koyup: “Yemez misiniz?” dedi.”[5] Burada İbrahim (a.s.)  Misafir fark etmeden gizlice ortamdan sıyrıldı ve gitti.  Ve en övgüye değer yemeği hazırladı ve onu hızlıca getirdi ve onlara ikram etti.  Bu, misafirin hakkındandır. Misafire ikramda bulunmak peygamberimizin (s.a.s.) emrettiği sorumluluklardandır ve efendimiz bunu imanın hasletle-rinden saymıştır. Bu konuda peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur:  “Kim Allah´a ve ahiret gününe iman etmişse, misafirine ikramda bulun-sun.”[6]

Dolayısıyla Müslüman bir kimsenin misafirine ikramda gecikmesi asla uygun değildir.

Beşinci Edep: Yemeği Konuğun Bulunduğu Yere Getirmek Gerekir:

Bu da Kur´ân´ın kişiyi misafirine karşı yönlendirdiği edeplerden biridir. Yüce Allah  Hz. İbrahim hakkında şöyle demiştir: “Onu (yemeği) onların önlerine koydu”[7] Yani yiyeceği onların bulunduğu mekana getirdi. İkramda asl olan budur.  Eğer bir şehir halkı karşılama meclisine geçmeden hemen yemek meclisine geçmeyi adet edinirse ve misafir yemek meclisine geçerse, bunda bir sakınca yoktur.

 Altıncı Edep: Misafire Ağır Sorumluluk Yüklememek gerekir:

Ev sahibi, misafirine kaldıramayacağı yükü yüklememelidir. Veya ona ikramda bulunmak için çok fazla şey hazırlamamalıdır. Bilakis misafirine var olan imkânları ölçüsünde ikramda bulunmalıdır. Hz. İbrahim´e gelecek olursak o misafirleri için etli butlu bir dana kesti ve onu pişirdi ve onların önüne koydu. Böylece onlara yanında bulunan en güzel şeyi getirdi. Yüce Allah şöyle buyurmuştur. “Hemen bir bahane ile ailesine gidip bir semiz dana getirdi.”[8]

Bunun yanında kişinin misafirini karşılamak için evini alt üst etmemeli ve güçlüğü üslenmemeli ve evinin nafakasının büyük kısmını harcaması uygun değildir. Bu Rasulullah (s.a.s) ve ashabının gösterdiği bir yol/ metod değildir. Çünkü bunda kişinin nefsine bir zorluk yüklemesi söz konusudur ve nefsine kaldırabileceğinin üstünde yük yüklemektir. Bunu alışkanlık haline getirmek ise bazen kişiyi misafir karşılama konusunda bir isteksizliğe sevk edebilir.

Yedinci Edep: Misafirin Hakkını Vermek Gerekir:

Misafirliğin süresi sünnette olduğu gibi bir gün ve bir gecedir. Esasında misafirlik geceleri ile birlikte 3 gündür. Bundan sonra misafiri ağırlamak gerekmez. Fakat bunun fazlası ev sahibi için bir sadakadır. Resûlüllah (s.a.s.) misafire de ziyaretçilere de hakkını verirdi. Peygamberimiz, Abdullah b. ‘Amr’e şöyle demiştir. “Misafirin senin Üzerinde hakkı vardır.”[9] Onlar, ziyaretçiler ve misafirlerdir.

Resulüllah (s.a.s), şöyle buyurmuştur: “Kim Allah´a ve ahiret gününe iman etmişse, misafirine câizesini versin.”

Ashab-ı kirâm: _Ya Resûlellâh! Misafirin câzesi nedir? Diye sordular. Peygamber aleyhisselâm da şöyle buyurdu: “Bir gün ve bir gece ağırlamaktır. Misafirlik ise üç gündür. Misafiri üç günden fazla ağırlamak ise sadakadır. Bir Müslümanın din kardeşini yanında onu günaha sokacak  kadar kalması helal olmaz.” [10]

İbn Hacer şöyle demiştir. İbn Battâl şöyle dedi. Bu konu imam Malik´ten soruldu ve o da şöyle dedi: “Ona ikram eder, onu bir gün ve bir gece yatırır ve üç gün misafir olarak ağırlar. Ben de birinci günün üç günden sayılıp sayılmadığı konusunda ihtilaf ediyorlar, dedim. Ebu Ubeyd de dedi ki: “Ev sahibi ilk gün misafirine iyilik ve lütufla muamele etmelidir. İkinci ve üçüncü gün hazırladıklarından ona ikramda bulunmalıdır. Fakat bunda aşırıya gitmemelidir. Sonra misafirine bir gündüz ve bir gece yetecek kadar yiyecek verir. Bu da misafirin bir su kaynağından diğer bir kaynağa geçecek kadar olmalıdır.” Hattabî bu konuda şöyle demiştir. “Kişiye bir misafir geldiğinde yaptığı hazırlıkta ona bir gün ve bir gece yetecek kadar yemek versin. Son iki gün ve gece de aynı şekilde versin. Bu durum, üç günü geçerse kişi artık hakkını vermiştir. Eğer ev sahibi misafirine fazlasını yaparsa, bu sadaka yerine geçer.”[11]

Sekizinci Edep: Ev Sahibinin Misafirlere Kendisinin Hizmet Etmesi Gerekir:

Bu Kur´an´ı Kerim´de Hz. İbrahim (a.s.) kıssasında şöyle anlatılmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Hemen gizlice ailesinin yanına giderik semiz bir buzağıyı (kızartıp) getirdi. Onu önlerine koyup: “Yemez misiniz? dedi.”[12] Burada Hz. İbrahim bizzat kendisi misafirlerine hizmet etmek için ayağa kalktı. Buhârî (r.a.) Sahîh´inde bu konuyu “Misafire ikram ve ona bizzat hizmet etme babında anlatır.”[13]Şüphe yok ki bu, misafirlere hizmetin ve onlara ikramda bulunmanın en güzel halidir.

Dokuzuncu Edep: Misafire İkameti Boyunca İyi Muamelede Bulun-mak Gerekir.

Bu da uyuması için çocukların gürültüsünden uzak uygun bir yeri misafire sağlamaktır. Misafire temiz bir havlu verilmeli, ona temiz yastık, yorgan verilmeli ve banyo hazırlanmalı, güzel bir koku hazırlanmalı, bakarak güzelleşeceği bir ayna v. s. ona sunulmalıdır.

Onuncu Edep: Ev Sahibinin Misafiri İle Birlikte Kapıya Çıkması Gerekir:

Misafir evine dönmek istediğinde ev sahibi ona bizzat kendisi dış kapıya kadar eşlik etmelidir. Bu, misafire saygının ve ona ikramda bulunmanın bir göstergesidir. Ev sahibi, yerinde oturup misafirin dışarı çıkmasına izin vermemelidir. Bilakis ev sahibi kapıya çıkmalı ve onu uğurlamalıdır. Ebu Ubeyd İmam Ahmed´i evinde ziyaret etmişti. Ebu Ubeyd dedi ki: “Ben kalkmak istediğimde o da benimle kalktı. Ben de kalkmana gerek yok ey Ebu Abdullah! dedim. O da şöyle dedi: Şa´bi şöyle demiştir: “Misafiri evin kapısına kadar uğurlamak ve bineğinin üzengisini tutmak misafirperver-liğin tamamlayıcısıdır.”[14]

On birinci Edep: Misafir Ayrılmadıkça İçeri Girmemek ve Kapıyı Kapatmamak Gerekir:

Misafir evden tam olarak ayrılmadıkça ve bineğine binmedikçe veya yürümedikçe ev sahibi içeri girip kapıyı kapatmamalı. Misafir ister yürüyerek gitsin isterse eşeğine, atına yahut devesine veya arabasına binerek gitsin. Misafire ikram saygı ve kibarlığın bir göstergesidir. Müslüman bir kimsenin bu edepleri ihmal etmesi uygun değildir.

 

 

 

   İkinci Kısım

Misafir İle İlgili Olan Edepler

Birinci Edep:  Misafir, Davet Edildiği Zaman Davete İcabet Etmesi Gerekir:

Misafire davet edildiği yere icabet etmesi gerekir. Şüphesiz ki bu Müslüman bir kimsenin Müslüman kardeşi üzerindeki hakkıdır. Çünkü Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:“Müslümanın Müslüman üzerin-deki hakkı altıdır. …… Seni davet ettiği zaman davetine icabet etmendir.”[15] Davet edilen ortam kötü olmadıkça ve bu kötülüğe engel olamayacak durumda değilse, daveti veren kişinin malının haram olmadığı bilindikçe davet edilen kişinin davete icabet etmesi gerekir.

 

İkinci Edep: Misafirin İzin İstemek ve Ziyaret Etmek Edebi İle Edeplenmesi Gerekir.

Söz konusu edep bu kitabın çeşitli yerlerinde detayları ile açıklanmıştır. Misafir, gitmek için uygun bir vakit seçmesi, kapıyı yumuşakça çalması, yüzünü kapıya dönmemesi, selam vererek girmesi, kendisini tanıtması, evdeki bayanlara bakmaması, sesini yükseltmemesi, ev sahibinin misafiri oturttuğu yere oturması, etrafındaki şeylere çok dikkatli bakmaması, ev halkının özel hayatını araştırmaması, zorunlu olmadıkça ziyaretini fazla uzun tutmaması, gerektiği kadar oturması, ayrılırken izin istemesi, ev sahibi izin vermedikçe evden ayrılmaması v.s. misafirin uyması gereken edepler-den bazılarıdır.

Üçüncü Edep : Misafirin Ev Sahibine Teşekkür Etmesi Gerekir:

Misafirin ev sahibine, güzel karşılamasından ve iyi muamelesinden dolayı teşekkür etmesi gerekir. Bu edep,  İslam dininin yapmamızı gerekli kıldığı hususlardandır. Peygamberimiz (s.a.s) bu konuda şöyle buyur-muştur: “İnsanlara teşekkür etmeyen kimse,  Allah´a da teşekkür edemez”[16] Benzer şekilde Peygamberimiz (s.a.s.) kendisine ikramda bulunana dua etmiştir. Sa´d b. ‘Ubâde, efendimize yemek yedirdikten sonra peygambe-rimiz ona şöyle demiştir. “Oruçlular, yanınızda iftar etsin. Yemeğinizi iyiler yesin ve melekler sizin için dua etsin.” [17] Abdullah b. Büsre de  peygam-berimize yemek yedirdikten sonra peygamberimiz (s.a.s) ona şöyle dua etti:Allah’ım! Onlara rızıklarında bereket ihsan eyle, onları bağışla ve onlara rahmet eyle!”[18]

Dördüncü Edep: Misafirin  Yeme İçme Edeplerine Dikkat Etmesi Gerekir :

Bu husus da bu kitabımızın çeşitli yerlerinde anlatılmıştır. Bunlar da misafirin ev sahibi ile birlikte yemek için oturduğunda dikkat etmesi gereken hususlardandır. Bunda asla bir kısıtlamaya gidilmemelidir. Bu aslında kişinin kendisine ve kardeşine yapacağı bir iyiliktir. Bu kurallara uymada iki taraf içinde çokça hayır ve bereket vardır. Böylece ev sahibi misafirinden usanmayacaktır.

Beşinci Edep: Misafirin Ev Sahibine Sıkıntı Verecek ve Yük Olacak Davranışlarda Bulunmaması Gerekir:

Misafir, ev sahibinin fakir ya da sorumluluklarını yerine getirmekten aciz olduğunu fark ederse ziyaretini fazla uzun tutmaması gerekir. Böylece ev sahibine zorluk ve sıkıntı çıkarmaz ve ev sahibi onun arkasından da bunun dedikodusunu yapmaz. Bundan dolayı kötü düşüncelere kapılmaz ve onun için borçlanmaz.  Peygamberimiz (s.a.s.), bu konuda şöyle buyurmuştur.  “Misafirin ev sahibini sıkıntıya sokacak kadar onun yanında kalması helal değildir.”[19]

Bütün bunlar Allah´ın bulmasını bize kolaylaştırdığı misafirperverliğin edeplerindendir.  Bunlar toplamda 16 edep olarak zikredilmiştir. Alemlerin rabbi olan Allah´a hamdolsun.[20]

 

 

[1]  -Tirmizî, Sünen, (No:1906). Tirmizî, bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir;  İbn Hibbân, Sahîh, 1:348-372). Bu hadis Ebû Zer’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu’l-câmi’ (No:2908).

[2]  – Buhârî, Sahîh, (No: 6176), Müslim, Sahîh, (No:17) Bu hadis, İbn Abbas´tan rivayet edilmiştir.

[3]  –  Buhârî, Sahîh, (No: 3623), Müslim, Sahîh, (No:2450) Bu hadis, İbn Abbas´tan rivayet edilmişir.

[4]  – Buhârî, Sahîh, (No:357); Müslim, Sahîh, (No: 336) Bu hadis Ümmü Hâni´den rivayet edilmiştir.

[5] –  Zâriyat  suresi, 51:24-27.

[6]  – Buhârî, Sahîh, (No:6475); Müslim, Sahîh, (No: 47) Bu hadis, Ebu Hüreyre´den rivayet edilmiştir.

[7]Zâriyat suresi, 51: 27.

[8]Zâriyât suresi, 51: 26.

[9]  – Buhârî, Sahîh, (No:6134), Müslim, Sahîh, (No:1159) Bu hadis,  Abdullah b. Ömer´den rivayet edilmiştir.

[10] – Buhârî, Sahîh, (No: 6135) Bu hadis, Ebu Şureyh el-Ka´bî´den rivayet edilmiştir.

[11] – İbnu Hacer, Fethu´l-bârî,  10: 549.

[12] –  Zâriyât suresi, 51: 26-27.

[13] – İbnu Hacer, Fethu´l- bârî, 10: 548.

[14]– İbnu Müflih,  el-Âdâbu´ş –şer’iyye, 3: 228.

[15] – Müslim, Sahîh, (No:2162) Bu hadis Ebu Hüreyre´den rivayet edilmiştir. Buhari ve Müslim´in Sahîh’inde bir rivayete göre (Müslümanın Müslüman üzerindike hakkı beştir şeklindedir.

[16] – Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3: 32, et-Tirmizî, Sünen, (No:1955) Tirmizî, bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir. Bu hadis, Ebu Said´den rivayet edilmiştir. El-Elbânî, Sahîhu´l-câmi’, (No:6541)

[17] – Ahmed b. Hanbel, Müsned,  3: 118, 201-202;  Ebu Dâvud, Sünen, (No:3854); Dârimî, Sünen, 2: 25. Bu hadis, Enes´ten rivayet edilmiştir. El-Elbânî, Sahîhu Ebî Dâvud, (No: 3263).

[18] – Müslim, Sahîh, (No: 2042). Bu hadis, Abdullah b. Büsr´den rivayet edilmiştir.

[19] – Buhârî, Sahîh, (No: 6135). Bu hadis,  Ebu Şureyh el- Ka´bî´den rivayet edilmiştir.

[20] – Daha fazla bilgi için bkz: İbnu Hacer, Fethu´l-bârî, 10: 547; Abdulfettâh Ebu Ğudde, Min Edebi’l-İslâm, s. 48; Beyhakî, el- Âdâb, s. 89.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.