KUR’ÂN OKUMA EDEPLERİ

 

ALTINCI BÖLLÜM
KUR’ÂN OKUMA EDEPLERİ
Kur’ân Allah’ın sözüdür. Gerçekten Kur’ân Allah’ın sözüdür. Güvenilir Cebrail onu peygamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.s.) indirdi. Gerçekten rabbimiz onu konuştu. Kurân, ruhî/ mânevî veya başka bir söz değildir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “ Eğer müşriklerden biri sana sığınırsa, ona eman ver. Tâ ki Allah’ın kelâmını dinlesin…” Kur’ânı tilâvet etmek/ tecvid kurallarına göre okumak/ Müslüman üzerine farzdır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “ … Artık Kur’ândan kolayınıza geleni okuyun…” Kur’ânı okumanın bazı kuralları vardır. Okuyucunun tilâvetinin bereketli olması ve tam mükâfatı elde etmesi için bu kurallara uyması gerekir. Ben Allah’ın yardımı ve kuvveti ile bu kurallardan kolayıma gidenleri anlatacağım. Bu kurallardan bazıları şunlardır:
Birinci edep/ kural: Salih niyet:
Yani Kur’ânı okurken sadece Allah rızası için okumaktır. Şüphesiz ki; yapılan amel sadece Allah rızası için değilse kabul edilmez. Yüce Allah’ şöyle buyurmuştur: “ Halbuki onlara (Tevrat ve İncil’de) dini sadece Allah’a tahsis ederek, onu birleyerek Allah’a kulluk etmeleri emrolunmuştu.” Ve peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyur-muştur: “ Allah ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan işleri kabul eder.” Öyle ise Kur’ânı okuyan kimsenin sadece Yüce Allah’ın rızasını kazanmak niyetiyle okuması gerekir. Riyakârlık ve şöhret için onu okumamalıdır. Bilakis onun niyeti, Kur’ânı okumak için vadedilen sevap ve mükâfatı elde etmek için olmalıdır.
Aynı şekilde Kur’ânı okuyan kimsenin onu okumakla; Allah’ın kitabı ile hidayete ermek, onunla amel etmek ve onun hükümlerine sıkıca bağlanmak ve Yüce Allah’ı nasıl razı edeceğini öğrenmek olmalıdır.
İkince edep/ kural: Okumanın karşılığını Allah’tan beklemek:
Yani Kur’ânı okuma sevabını Yüce Allah’tan beklemelidir. Ayrıca onu okumakla peygamberimizin vadettiği mükâfatı istemelidir. Çünkü peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “ Kim Allah’ın kitabından bir harf okursa, ona bu harfe karşılık bir sevap verilir. Bir iyiliğe on katı verilir. “Eliflâmmîm” bir harftir demiyorum. Fakat “elif” bir harf, “lâm” bir harf ve “mîm” bir harftir.”

Üçüncü edep/ kural: Kur’ânı abdestli olarak okumak.
Kur’ânı abdestli okumak, sevabının daha fazla elde edilmesine vesile olur. İnsan Kur’ân okurken abdestli ise bunun sevabı daha fazladır. Şayet ezbere okursa, abdestsiz olarak okuyabilir. Kur’ân’a bakarak okumak ise aşağıda gelecek olan dördüncü edebe göre olmalıdır.
Dördüncü edep/ kural: Kur’âna dokunmak için temizlenmek/ abdest almak.
Çünkü peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kur’âna, ancak temiz/ abdestli olan dokunabilir.” Şayet abdestsiz olarak Kur’âna dokunursa, bu konuda âlimler arasında ihtilaf vardır. En doğrusu Kur’âna dokunmak için abdest almaktır. Çünkü âlimlerin çoğu Kur’âna dokunmak için abdestli olmayı şart koşmuşlar. Her ne kadar bazı âlimler abdestsiz Kur’âna dokunmanın caiz olduğunu söylemişlerse de fakat en faziletlisi yukarıda belirttiğimiz gibi Kur’âna dokunmak için abdest almaktır. Abdestli olarak Kur’âna dokunmak tevazuya / boyun eğmeye ve meleklerin orada bulunmasına daha yakındır.
Beşinci edep/ kural: Kıbleye yönelerek (Kur’ânı okumak):
İmam en-Nevevî ve diğer bazı âlimler gibi ilim ehlinden bir grup âlim, kıbleye yönelerek Kur’ân okumayı tavsiye etmişler. Şayet kıbleye yönelmezse Kur’ânı okuması caizdir. Ve bir sakıncası yoktur. Kıbleye yönelmek, huşu için daha faydalı olur ve kıbleye yönelmemeden daha iyidir.
Altıncı edep/kural: Oturarak Kur’ânı tilavet etmek/ tecvid kurallarına göre okumak:
Allah’ın kitabına saygı göstermek ve dini sembolleri yüceltmek için oturarak Kur’ânı okumak daha iyidir. Şayet ayakta durarak veya yürüyerek okursa caizdir. Çünkü peygamberimiz (s.a.s.): “Zamanının her anında Allah’a zikrederdi.”
Yedinci edep/kural: Misvak kullanmak.
Allah’ın kelamının çıktığı ağzın kokusunun hoş olması için misvak kullanmak gerekir. Bir hadiste peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur “Sizden biriniz gece namazı için kalkınca, ağzını misvakla temizlesin! Şüphesiz ki sizden biriniz namazda (Kur’ân) okuduğu zaman melek ağzını onun ağzı üzerine koyar, onun ağzından ne çıkarsa mutlaka meleğin ağzına girer.” Misvak kullanmak gece namazı için ve gece namazında okunan Kur’ân için çok büyük bir fazilettir. Müslümanın (peygambe-rimizin) bu emr (in)e uyması gerekir.

Sekizinci edep/ kural: Kur’ânı tecvîd kurallarına göre okumak.
Bu da Kur’ânı yavaşça okumak, kelimelerini ve harflerini mahrecinden tam çıkarmakla ve tilâvet kurallarını gözetmekle gerçekleşir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “ …ve Kur’ânı da ağır ağır, tane tane oku.” Ve bu Yüce Allah’ın şu ayetinden de anlaşılıyor: “… ve onu tilâvet hakkını tam gözeterek okurlar…” Yani onun okuma ve tilâvet kurallarını gözetiyorlar. Kelimelerini ve harflerini düzgün telaffuz ediyorlar. Onun helal kıldığı şeyleri helal kabul ediyorlar, haram kıldığı şeyleri haram kabul ediyorlar. Ona tam uyuyorlar ve ondaki hükümlerle amel ediyorlar. Bütün bu saydıklarımız, Kur’ânı hakkıyla tilavet etmekten sayılırlar.
Dokuzuncu edep/ kural: Kur’anı okurken sesini güzelleştirmek
Bu da tilavetin edeplerinden biridir. Şüphesiz ki; peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kur’an’ı seslerinizle süsleyiniz. Muhakkak ki güzel ses, Kur’an’ın güzelliğini daha da artırır” Başka bir hadiste peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Allah güzel sesli bir Peygambere Kur’an’ı açıktan teğanni eden bir peygambere verdiği sevap kadar hiçbir şeye sevap vermemiştir.” Kur’ânı okuyan kimsenin gücü yettiği kadar sesini güzelleştirmesi gerekir. Şüphesiz ki melekler onun okumasını dinlerler. Hatta insanlar bile sesi güzel olan okuyucudan Kur’ânı dinlemek istiyorlar. Öyle ise sesin güzelliği insanların Allah’ın kelamını dinleme rağbetlerini artıran bir husustur.
Onuncu edep/ kural: Kur’ânı okuyan kimsenin hüzünlenmesi ve tevazu göstermesi gerekir.
Kur’ânı okuyan kimsenin mütevazi olması ve hüzünlenmesi (veya mütevazi ve öz-gün görülmesi) gerekir. Bu da riyakârlık, şöhret ve insanlar önünde gösteriş yapmak için olmamalıdır. Böyle yapmak riyakârlıktır. Hatta amelinin sevabını boşa götüren bir şirktir. Fakat okuyucu üzüntü ve tevazuyu celb etmek için çaba harcar. Böylece o Kur’ândan tam faydalanmış olur. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar arasında kur’ânı en güzel sesle okuyan kişi, Kur’an’ı okuduğu zaman yüce Allah’tan korktuğunu gördüğün kimsedir.” Şöyle denilmiştir: Bu üzüntü, aşağıdaki hadiste kastedilen üzüntüdür: “ Kur’ânı nağmeli okumayan (Yani Kur’ânı okurken sesini güzelleştirmeyen) bizden değildir.”
On birinci edep/ kural: Ağlamak veya ağlar gibi yapmak:
Kur’ân okuyan kimsenin Allah’ın kelamını okuduğu halde gücü yettiği kadar ağlaması gerekir. Şayet bunu yapamazsa, ağlar gibi yapsın – yani ağlar gibi görünsün. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “… Bunlara Rahman’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.” Ve yüce Allah şöyle buyurmuştur: “ …Ondan (Kurân’dan) önce kendilerine ilim verilenler, onlara Kur’ân okunduğu zaman, onlar derhal secde etmek üzere yüzüstü yere kapanırlar. Ve derler ki; “Rabbimizi tenzih ederiz. Rabbimizin va’di elbette gerçekleşecektir. Ve ağlayarak yüzleri üstü secdeye kapanırlar. (Kur’ânı dinlemek) onların Allah’a karşı saygısını daha da artırır.” Ve yüce Allah başka bir âyette şöyle buyurmuştur: “ Peygambere indirileni işittikleri zaman, onun hak olduğunu bildiklerinden dolayı, gözlerinin yaşla dolduğunu görür-sün…” Bu ağlama ve alçak gönüllülük, ancak Allah’ın yüceliğini ve azametini ve bu Kur’ânla konuşanın Allah olduğunu hissetmekle gerçekleşir. Bu ağlama, Kur’ân tilaveti esnasında kalbin huzur içinde olduğunun delilidir. Üzücü bir kaside veya belirli bir bayan şarkıcının sesini dinledikleri için ağlayan nice insanları görüyoruz. Ancak onlar, Rabblerinin sözlerini dinledikleri için ağlamıyorlar. Biz Allah’tan gelmişiz ve biz Ona döneceğiz.
On ikinci edep/ kural: Üzerinde düşünerek ve tefekkür ederek Kur’ânı okumak:
Bu tilâvetin en büyük edeplerinden ve okuyan kimse için en gerekli kurallardan biridir. Okuyucu âyetler üzerinde düşünmeden neredeyse Kur’ân tilavetinden faydalanamaz. Yüce Allah, Kur’ân okurken üzerinde düşünmeye teşvik etmiş ve onu terk edeni de kınamıştır. Ve Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “ Onlar, Kur’ânı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?” (Kur’ân âyetleri üzerinde) düşünmeyi terk etmek, Allah’ın kitabını terk etmenin bir çeşididir. Şüphesiz ki; Kur’ânı okuyan ve manaları üzerinde düşünmeyen kimse onu terk etmiş sayılır.
Öyle ise okuyucunun (Kur’ân ayetleri üzerinde) düşünmesi ve Allah’ın sözlerini (n anlamını) idrak etmesi ve onlar üzerinde iyice düşünmesi gerekir ki; Yüce Allah’ın bu ayetlerden neyi kastettiğini anlasın. Böylece onun Kur’ândan faydalanması tamamlanmış olur.
On üçüncü edep/ kural: Allah’tan istemek, Ona sığınmak ve benzeri şeyleri yapmak gerekir.
Bu da Kur’ânın edeplerinden ve onu tilâvet etmenin edeplerinden birisidir. Pey-gamberimiz (s.a.s.) : “(Kur’ân okurken) içinde korku bulunan bir âyete uğradığında Allah’a sığınırdı, rahmet âyetini okuduğunda Allah’tan (rahmet) isterdi; İçinde Allah’ın noksan sıfatlardan uzak olduğunu belirten bir ayete gelince Onu tenzih ederdi.” Okuyanın böyle yapması, onun (âyetler üzerinde) düşündüğüne ve alçak gönüllü olduğuna ve Kur’ânla birlikte yaşadığının delilidir. Ve o okuduğu âyetlerle yaşıyor ve onlardan etkileniyor demektir. Öyle ise Kur’ânı okuyan kimsenin, bunları yapmaya çok istekli/ hırslı olması gerekir.
On dördüncü edep/ kural: Dili ile okurken kalbinin de hazır bulunması gerekir:
Okuyucu sadece kalbi ile / içinden okumakla yetinmemelidir. Bilakis okurken dilinin de Allah’ın zikri ile meşgul olması için dilini de Kur’ân ile hareket ettirilmeli. Hatta dilini en üstün zikir ile hareket ettirir. Bilindiği gibi, kesinlikle Kur’ânı okumak en faziletli ve en yüksek zikirdir. Çünkü Allah’ın sözlerini okumakla Kur’ânı okuyan kimseyi Allah’a yaklaştırır. Bilindiği gibi insan bir ibadeti hem kalbi ile hem de dili ile yaparsa, o ibadeti sadece kalbi ile yapmasından daha üstündür. Şüphesiz ki birkaç organ ibadeti ortaklaşa yaparsa o ibadetin sevabı daha büyük olur.
On beşinci edep/ kural: Kur’ânı okurken sesini uzatmalıdır.
Peygamberimiz (s.a.s.): “Kur’ân okurken uzatılması gereken harflerde sesini uza-tırdı.” Bu şekilde okumak, âyetler üzerinde daha fazla düşünmeye ve tefekkür etmeye yardımcı olur. Ve bu Kur’an tilâvetinde acele etmekten uzaktır.
On altınca edep/ kural: Kur’ân okurken zorlanmadan ve harfleri gırtlaktan çıkarmak için uğraşmamak.
Şüphesiz ki bu şekilde okumak Kur’ân âyetleri üzerinde düşünmeye aykırıdır. Ve insanın okumada avurtlarını sonuna kadar açarak kendisini zorlaması, ve –iddiasına göre- okuma kurallarını gerçekleştirme hususunda aşırı gitmesi/mübalağa etmesi güzel okumayı bozar. Böyle yapması onun Kur’ânı okumasını bozar ve okuması dinleyici-lere ağır gelir. Fakat Kur’ânı okurken, tilavet kurallarını uygulayarak zorlanmadan okursa, sünnete uygun hareket etmiş olur.
On yedinci edep/ kural: Üç günden az bir süre içinde Kur’ânı hatmetmemelidir.
Bu peygamberimizin (s.a.s.) tavsiye ettiği bir husustur. Ve Kur’ân ayetleri üzerinde düşünmeye, tefekkür etmeye ve boyun eğmeye en yakın tilavet şeklidir. Ayrıca tilave-tin hakkını tam vermektir. Peygamberimiz (s.a.s.) İbnu ‘Amr’e (r.a.) şöyle buyurmuş-tur: “ Her ay Kur’ânı oku…..Üç günden az bir sürede onu okuyan onu iyice anla-maz.” Aynı şekilde peygamberimizden (s.a.s.) başka bir hadiste şöyle rivayet edilmiştir: “Peygamberimiz, üç günden az bir sürede Kur’ânı okumuyordu.”
On sekizinci edep/ kural: Kur’ânı ezberde tutmaya ve (tecvîd kurallarına göre) tilâvet etmeye dikkat etmek.
Kur’ânı ezberlemek ve okunken tecvîd kurallarına kesinlikle uymak gerekir. Çünkü bu davranış, Yüce Allah’la ve onun sözleri ile bağlantıyı devam ettirmektir. Bu ezberin devam etmesini sağlar ve ezbere çok yardımcı olur. Ve kur’ânı unutmaya engel olur. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “ Şu Kur’ânı ezberde tutmaya dikkat ediniz! Muhammed’in nefsi kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki; Kur’ânın erkeklerin (hafızalardan) çıkıp kaçması, bağlı develerin (önem vermemekten dolayı) boşanıp kaçmasından daha şiddetlidir.” Bu hadisteki “et-tefassî” kelimesi gitmek ve kurtulup kaçmak manasınadır. Bundan maksat, Kur’ânı devamlı okumayan ve tekrarlamayan kimse onu süratle unutur. Aynı şekilde peygamberimiz (s.a.s.) Kur’ânı devamlı okuyan kimse ile gıpta etmeyi mübâh kılmış ve şöyle buyurmuştur: “Bu iki kişiden başkasına gıpta edilmez: Bunlardan biri, Allah kendisine Kitab’ı verdi, o da bu Kitapla gece saatlerinde kaaim oldu ( onu okuyup uyguladı). Diğeri de Allah kendisine mal verdi. O da bu malı gece saatlerinde ve gündüz saatlerinde sadaka yapar durur.” Gıpta’nn manası: Bir kimse kardeşinde bulunan nimetin, – (müslü-man) kardeşinden alınmasını istemeden – kendisinde de bulunmasını istemesidir.
On dokuzuncu edep/ kural: Kur’ân ile amel etmek.
Bu Kur’ânın en büyük edebi değilse bile, onun en büyük edeplerinden biridir. Aslında Kur’ân kendisi ile amel etmek için indirilmiştir. Kim Kur’ânı okursa ve onunla amel etmezse onu terk etmiş olur. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “ Peygamber dedi ki: “Ey Rabbim! Doğrusu kavmim bu Kur’ânı bırakıp terk ettiler.” Bu yüce Allah’ın şu ayetinin tefsirinde söylenen ikinci görüştür: “ … onu tilâvet hakkını tam gözeterek okurlar…” Yani onunla âmel ederler ve hükümlerine uyarlar. Öyle ise Kur’ânı okuyan kimsenin onunla amel etmesi, harflerini tam okuduğu gibi, ondaki cezaları tam uygulamalı, helalını helal saymalı, haramını haram kabul etmeli ve muhkem ayetleri ile amel etmesi gerekir. Kurânı okuyup onunla amel etmeyen kimsenin ömrünün sonunun kötü olmasından/yani imansız gitmesinden/ korkulur. Böyle bir kişi, Yüce Allah’ın haklarında şu ayette açıklama yaptığı kimseye benziyor: “Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, ciltlerle kitap taşıyan merkebin durumu gibidir….”
Yirminci edep/ kural: Kur’ânı okumak ve onu birbirlerine öğretmek için toplanmak.
Bu peygamberimizin (s.a.s.) tavsiye ettiği hususlardan birisidir. Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Bir kavim Allah’ın evlerinden birinde toplanır da, Allah’ın kitabını okurlar ve onu birbirlerine öğretirlerse, üzerlerine sekinet/ iç huzuru, gönül rahatlığı/ iner. Rahmet onları kaplar ve melekler sarar. “Ve zekerehümullâhü fî men indek” Allah onları indi ilahisindekiler arasında anar.”
Bu toplanma ve birbirine öğretme, Kur’andan çok faydalanmaya ve onun hüküm-lerini öğrenmeye yardımcı olur. Ancak orada oturanların Kur’ânı okuma konusunda anlaşmaları ve uyum içinde olmaları gerekir.
Yirmi birinci edep/ kural: Kur’ân üzerinde ihtilafa düştüklerinde birbirinden ayrılmaları gerekir.
Nasıl ki insanların Kur’ânı okuma konusunda toplanmaları gerekiyorsa, onların Kur’ân kelimelerinin birisinde, veya hükümlerinde veya diğer konularda ihtilafa düştükleri zaman ve bu ihtilaf uzadığında ve ihtilafın sonucundan korkulduğunda onların birbirinden ayrılmaları ve dağılmaları gerekir. Şeytanın onları birbirine düşürmesinden ve onları biribirleri aleyhine kışkırtmasından korkulur. Peygamberimiz (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuştur: “ Kalpleriniz onun üzerinde ülfet edip birleştiği sürece Kur’ânı okuyunuz. Kur’ân üzerinde ihtilafa düştüğünüz zaman artık kalkıp ondan dağılınız.”
Yirmi ikinci edep/ kural: Kur’ân ile dünya malını istememek.
Okuyan kimsenin Kur’ân ile dünya malını elde etmek istememesi gerekir. Ve onunla insanlar katında itibar elde etmek istememeli, onunla insanların mallarını yememeli, onunla mal elde etmek istememeli ve ayrıca Kur’ânla malını çoğaltmak istememelidir. Peygamberimiz (s.a. s.) şöyle buyurmuştur: “Kur’ânı okuyunuz, onunla âmel ediniz. Ondan yüz çevirmeyiniz/ ondan uzaklaşmayınız, onda aşırı gitmeyiniz, onunla (insan-ların mallarını) yemeyiniz ve onunla malınızı çoğaltmaya kalkışmayınız.” Kim bu saydıklarımızdan birini yaparsa, ameli hükümsüz olur ve boşa gider ve kendi nefsini boşuna telef etmiş olur.
Yirmi üçüncü edep/ kural: Aşırı gitme ve ilgisini kesme arasında orta yolu takip etmesi gerekir:
Yukarıdaki hadiste belirtildiği gibi. Ve Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “ Böylece biz sizi orta (dengeli) bir ümmet yaptık…” İnsan Kur’ânı okumada miktar ve nitelikte aşırılık ve usanma, ilgisini kesme ve yavaş arasında bir yol takip eder. Şüphesiz ki o mübalağa ettiği zaman/ aşırı gittiği zaman/ onun usanmasından ve kesintiye uğramasından/ Kur’ânı terketmesinden endişe edilir. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah’a amellerin en makbulü, az da olsa en devamlısıdır.”
Kur’ândan ilişkisini kestiği zaman, Allah’ın kitabından tamamen ayrılması gibi kötü bir sonuçtan korkulur.

Yirmi dördüncü edep/ kural: Okunmasıyla ilgili hadis rivâyet edilen sureleri çokça okumak.
El-Bakara, Âl-i ‘İmrân, Kehf, İsrâ, Zümer, Tebâreke (Mülk), Felak ve Nâs sureleri ve diğer sureler gibi. Allah en doğrusunu bilir.
Bunlar, Kur’ân okuma edepleri ile ilgili Yüce Allah’ın tesbit etmesini bize kolaylaştırdığı edeplerdir. Bunların sayısı yirmi dört edeptir. Hamd, ‘âlemlerin rabbi Allah’a mahsustur.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.