Konuşmayan Kadın.

İMAM
Hz. Ebu Bekir bir defa Zeynep isminde Ahmes’li bir kadınla karşılaşmıştı. Kadının konuşmadığını görünce:
– Bu, niçin konuşmuyor? diye sordu. Oradakiler:
– Konuşmaksızın hac yapmaya niyet etti, dediler.
Peygamber Efendimizin yaptığı gibi Hz. Ebu Bekir de İslam’a uymayan bir tutum ve davranışla karşılaştığı zaman onu düzeltirdi. Burada da öyle oldu. Konuşmadan hac yapmaya niyet eden kadına:
– Konuş, zira bu helal değildir, cahiliye âdetidir, dedi.
Kadın, yapmış olduğu şeyin İslam’a uymadığını, cahiliye adeti olduğunu anlayınca konuşmaya başladı ve Ebu Bekir’e:
– Kimsin sen? diye sordu. Ebu Bekir:
– Ben muhacirlerden biriyim, dedi. Kadın:
– Hangi muhacirlerden, diye sordu. Ebu Bekir:
– Kureyşten, dedi.
Daha önce konuşmayan kadının dili bülbül gibi açılmıştı, soruları birbirini izledi. Bu defa:
– Kureyşin hangi kolundan, diye sordu.
Ebu Bekir’in kendisi hakkında bu kadar çok sorulması hoşuna gitmedi. Kadına:
– Sen de çok soru soruyorsun. Ben Ebu Bekir’im, dedi.
Kadın artık onun kim olduğunu öğrenmiş ve tanımıştı. Artık başka sorular sorulmalıydı. Nitekim öyle de yaptı:
– Ey Resulullah’ın Halifesi! Cahiliyye döneminden sonra Allah Teala bu doğru dine bizi hidayet etti, bu ne zamana kadar devam eder, diye sordu.
Bu soru önemli ve güzel bir soru idi, çünkü ümmetin geleceğini ilgilendiriyordu. Güzel sorulara güzel insanlar güzel cevap verirler. Ebu Bekir (r.a.) da öyle yapmıştı:
– İmamlarımız istikamet üzere olduğu müddetçe devam eder, dedi.
Kadın konuyu anlamak istiyor, anlamadan geçmiyordu. Bu defa:
– İmamlar kimler? diye sordu. Ebu Bekir (r.a.) da soruya başka bir soru ile cevap verdi:
– Senin kavmin arasında kendilerine itaat edilen reisler/başkanlar ve ileri gelenler yok mu? dedi. Kadın:
– Evet, var, dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir (r.a.):
– İşte onlar imamlardır, dedi. (Sallabi, Hz. Ebu Bekir (trc. Şerafettin Şenaslan, Ravza yay. İst. 2016, s. 195)
İmam denilince genellikle hemen aklımıza camide cemaate namaz kıldıran hoca geliyor. Evet, o, bir imamdır fakat imam sadece hocadan ibaret değildir.
İmam kelimesi Arapça olup sözlükte imam, önde olan, insanların sözüne veya filine güvenip uyduğu, peşinden gittiği kimse, insanlara yol gösteren delil, rehber gibi anlamlara gelir.
Camide cemaatin önüne geçip onlara namaz kıldıran kimseye imam denildiği gibi, bütün bir toplumun, milletin önüne geçip onları idare eden, yöneten devlet başkanına da bu bakımdan imam denilmiştir.
Yine zamanlarındaki ilim adamlarının, ilim ve amelleriyle önünde olan büyük âlimlere de imam denilmiştir. İmam Azam, İmam Malik, İmam Şafii, İmam Ahmed gibi büyük müçtehitlere de imam denilmiştir.
İmam lafzı Kur’an-ı Kerimde 7 yerde müfret/tekil olarak ‘imam’ beş yerde de çoğulu olan ‘eimme’ şeklinde olmak üzere toplam 12 defa zikredilir.
İmam, önde olan, insanların gözü önünde bulunan, gizli kapaklı bir şeyi bulunmayan, hele takiyye yapmakla hiç alakası olmayan, bütün yaptığı şeyler apaçık kimsedir. Nitekim imam kelimesi Kur’an-ı Kerim’de iki yerde (Hicr, 79; Yasin 12) apaçık anlamına gelen ‘mübîn’ sıfatı ile beraber zikredilmiştir. Mahrem imam vesair ifadelerle dini kavramlar yozlaştırılmış, kirletilmiştir.
(Durak Pusmaz Hoca’dan)

BeğenDaha fazla ifade göster
Yorum Yap

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.