Kur’an,da farklı dersler verecek şekilde ele alınan bu iki kıssayı, mümkünse önce bir tefsirden, olmazsa mealden okunmasını tavsiye ederiz.
Hz.Musa, gençlik çağına geldiğinde saraydan çıkmıştı. İsrail oğullarından birisiyle Firavunun askerinin kavga ettiğini görmüş ve yardıma koşmuştu. Maksadını aşan bir yumrukla o kişiyi öldürünce, Firavunun askerlerinden kaçmak zorunda kalmış, Mısır’dan çı kıp Medyen’e Hz.Şuayb’ın yanına gelmişti (28/14 -22).
Medyen’e gelen Hz.Musa suyun başına gitti. İnsanlar hayvanlarını suluyorlardı. Bu arada gözü arka planda iki kadına takıldı. Bunlar, suyun başı erkeklerle dolu ve kalabalık olduğu için yaklaşamıyorlar, hayvanlarını zaptetmeye çalışıyorlardı. Hz.Musa, dertleri nin ne olduğunu sordu. Kadınlar hayvanlarını sulayabilmek için, çobanların çekilmesini beklediklerini, bu iş için babalarının da yaşlı olduğunu söylediler (28/23).
Hz.Musa, Firavunun sarayında eşi Asiye tarafından büyütülmüş, onun elinden saray terbiyesi almıştı. Bu doğal olarak insanlar la, bu arada saraydaki bayanlarla iletişim kurmayı öğrenmiş olduğunu gösterir. Tedirgin ve çekingen tavırlarıyla fark ettiği iki kadına ilk tepkisi, sorunlarını öğrenme isteği şeklinde olmuştu. Güven veren bir ses tonu ve beden dili kullanmış olacak ki, kızlar, daha önceden tanıdıkları anlaşılan çobanların yanına gitmedikleri halde, ilk kez gördükleri, yabancı bir erkekle konuşmuşlar, problemlerinin ne olduğu nu söylemişlerdir.
İki kadın öncelikle, Peygamber terbiyesi almış, hayatın meşakkatini üstlenmiş, geçimleri için koyunlarla ilgilenen fakat hayalı iki genç kızdır. Erkeklerin bulunduğu suyun başına sokulmamakta, sanki fitne unsuru olmak istememektedirler. Hz.Musa da Mısır’da muh temelen böyle çekingen davranan kadın görmemiş olacak ki, dikkatini çekmiş dertlerini sormuştu. Kadınlar ilk görüşte Peygamber kızı olmanın verdiği ferasetle, Hz.Musa’nın görünüşünden güven okumuş, iyi bir izlenim edinmiş olacaklar ki, çobanlar sebebiyle suya gide mediklerini söylemişler, babalarının yaşlı olduğunu belirtmekle de adeta, bizim bir yardımcıya ihtiyacımız var imasında bulunmuşlardı.
Musa bunun üzerine onların hayvanlarını suladı, sonra da bir gölgeye çekilerek, “Rabbim göndereceğin hayırlı bir yardıma muhtacım” diye dua etti. O sırada da yardım ettiği iki kadından birisi utana utana yürüyerek yanına geldi ve “Babam, hayvanlarımızı su lamanın ücretini ödemek için seni çağırıyor” dedi. Musa başından geçeni Şuayb’a anlatınca, “Korkma, o zalim kavimden kurtuldun” de di (28/24-25).
Burda Hz.Musa’nın insaniyet namına iyi niyetle yardım ettiği kadınlardan hemen uzaklaşıp oturduğu anlaşılıyor. Aynı zamanda kadınların da babalarına gidip, hem ahlaki yönüyle hem nezaketiyle hem de işbilirliğiyle dikkatlerini çeken Musa’yı babalarına anlatıp onun dikkatini çektikleri anlaşılıyor. Ayette kadının haya ile utanarak geldiğine dikkat çekilmektedir. Aynı zamanda o ailenin hak bilir, ka dirşinas, emeğe saygılı, iyilik sever bir aile olduğu, Musa’nın da derdini paylaştıkları göze çarpıyor.
Kadınlardan biri, “Babacığım, onu ücretle tut. Çünkü o ücretle istihdam edilebilecek en hayırlı kişi, güçlü ve güvenilir olan kişi dir”. Sonra Şuayb da 8 veya 10 yıl çalışmasını istemiş, kızlarından birini vermek isteğini dile getirerek, kendisinin de iyi insan olduğunu belirtmiştir (28/26-27)
Dikkat edilirse iletişim baştan beri tamamen güven, dürüstlük ve iyilik üzerinde yoğunlaşmaktadır. Özellikle kadının Hz.Musa hakkındaki, güvenilir ve güçlü olanların en hayırlısı şeklindeki tanımlaması konumuzun nirengi noktasını oluşturmaktadır. Bu iki özellik kalp-kafa dengesini, ruh-beden birlikteliğini ve iç- dış bütünlüğünü hatırlatmaktadır Ardından da Hz.Şuayb’ın onu damat olarak görmek istemesi oluşan bu güvenin onaylanması demektir. Aile, güven ve iyilik üzerine kurulmuş bir ailedir ve böyle yeni ve güçlü bir çınar aile nin çekirdeği atılmış olmaktadır.
Bu kıssadan yola çıkarak, erkek kadın iletişiminde şu temel özelliklerin bulunması gerektiği fikrine ulaşabiliriz:
1-Güven, samimiyet ve iyi niyet
2-Nezaket, centilmenlik, uygun davranışlar sergilemek
2-Yardım etmek, iyilik yapmayı planlamak
3-Güçlü ve becerikli olmaktır ki günümüzde bu, bilgi, beceri, meslek, kariyer ve ekonomik güç olarak yorumlanabilir.
4-Güven duygusunu, yardım etme niyetini ve sahip olduğu bilgi ve becerisini mutlaka göstermek ve kanıtlamak
5-Fedakarlık yapmak. Hz.Musa, her insanın kolay kolay kabullenemeyeceği 8-10 yıllık bir hizmet süresini gönülden kabullen miştir. Hiç bir damat adayı, herhalde kız istemeye gidince, “10 yıl işlerimde bana hizmet et kızımı vereyim” teklifini kabul etmez…
6-Konunun aileyle paylaşılması. Hz.Şuayb’ın kızları gelip Musa hakkında babalarına bilgi vermiş, fikirlerini söyleyip çalışmasını teklif etmesini istemişlerdir.
Bu özellikler, iletişimlerde ve evlilik hayatında denge, ölçü ve sonucunda mutluluk için, uygulanması yararlı olacak prensipler dendir.
Bu olayda, saraydan çıkmış eğitimli bir gencin, istemeden bir ölüm olayına karışmasından ve zalim Firavun askerlerinden kaça rak yabancı bir ortama gelmesinden sonra, genç iki kızla (ki Kur’an kadın demekle, Peygamber terbiyesiyle kazandıkları olgun hanımlık tavırlarını vurgulamaktadır) ger- çekleşen seviyeli, güzel amaçlı iletişiminden ve örnek davranışlardan söz edilmektedir. Hz.Musa Şuayb Peygamberin kızlarından biriyle evlenmiştir.
Birbiriyle tanışma, çıkma ve flört denilen ilişki biçiminde şayet taraflar arasında bu temel insanî, zarurî ve ahlakî iletişim nitelik leri sağlanamamışsa, hissedilmiyorsa ve somut olarak gözlemlenemiyorsa, bu tür ilişkiler ciddi anlamda gözden geçirilmeli, duygu seli ne kapılıp bilinçsizce hareket edil memeli, doğacak olumsuzluklar göz önünde bulundurulmalıdır.
alıntı
Hocam yazının sonunda değindiğiniz tanışma, çıkma , flört gibi kavramların haram ve helal olan boyutuna da değinmeniz güzel olurdu
iSLAM DİNİNE GÖRE YABANCI BİR BAYANLA ÇIKMA, GEZME VE FLÖRT YAPMA KESİNLİKLE HARAMDIR. YANİ YASAKTIR. ANCAK İNSAN EVLENMEK İSTEDİĞİ BİR KIZIN YÜZÜNE VE ELLERİNE BAKABİLİR. BUNUN DIŞINDAKİ VÜCUDUNA BAKMASI CAİZ DEĞİLDİR. ANNESİNİ VEYA KIZKARDEŞİNİ O BAYANIN YANINA GÖNDERİR. ONLAR KENDİ ARALARINDA YABANCI ERKEKLER İÇİN YASAK OLAN YERLERE BAKABİLİRLER. ALLAH’A EMANET OLUNUZ.