- KISIM (s. 75-83)
EZANIN EDEPLERİ
Şüphesiz ezan Allah’ın dininin sembollerinden bir semboldur. Şüphesiz o, İslâm’ın en büyük sembollerinden biridir.
O, farz namazın vaktinin girdiğinin belirtisi ve ilanıdır. Ezanla ilgili bazı islamî edepler vardır ki; onlara uyup ve onları korumak gerekir. Bu edeplerden bazıları şunlardır:
Birinci Edep: Salih Niyet:
Müezzin ezanı okuyacağı zaman Allah’ın rızasını gözetmesi gerekir ve ondan sevap umması gerekir. Bu da Hz. Peygamber’in (s.a.s.) ezanla ilgili hadislerindeki sevapları nasıl elde edeceğini gözetlemesiyle olur.
Ezan okumayı, sırf bir dünya menfaatini gözetmek için yapmamalıdır. Mesela aylık maaş, müezzin evinin sahibi olmak veya toplumda sosyal bir statü elde etme için vb. şeyler için ezanı okumamalıdır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) ezanı okumanın faziletini açık bir şekilde şöyle ifade ederek şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde insanların en uzun boyunlu olanları müezzinlerdir.”[1]
Hz. Peygamber (s.a.s.), ezanla dünyaya tutunmayı sakındırmıştır. Hz. Peygamber (s.a.s.) Osman b. Ebî As’a şöyle demiştir: “….Ezanına karşılık ücret almayan bir insanı seç.”[2] Bu hadis, müezzinin ezanını okurken gönüllü ve Allah rızasını gözetmesine işarettir. Ancak bazı âlimler, bu konuda zamanını ezan okumaya tahsis eden kişinin, yöneticinin kendisine tahsis ettiği ücreti almasının caiz olduğuna dair fetva vermişlerdir.
İkinci Edep: Ezan Vaktine Riâyet Etmek:
Müezzinin, ezan vaktine riâyet etmesi ve daima vakti gözetmesi gerekir. Çünkü o insanların namazda, iftarda, sahurda güvendiği kimsedir. Özellikle Ramazan ayında sahur ve iftar vakitlerine çokça riayet edip onlardan hiçbir şeyi kaybettirmemesi gerekir. Mürsel olan bir hadis-i şerifte şöyle buyurul-muştur:“Müezzinler, Müslümanların namazlarında ve ihtiyaçlarında kendi-lerine güvendikleri kimselerdir.”[3]
Peygamber’imiz (s. a. s.), başka bir hadiste şöyle buyurmuştur: “Müez-zinler, Müslümanların iftar ve sahur vakitlerinde kendilerine güvendiği kimselerdir.”[4]
Üçüncü Edep: Müezzin Güzel Sesli Olmalı:
Bu yüzden ezan için insanların en güzel sese sahip olanı ve en yüksek sesli olanın seçilmesi gerekir.
Hz. Peygamber (s.a.s.), Abdullah b. Zeyd b. Abdi Rabbihi’ye şöyle demiştir: “… Bilal ile birlikte kalk ve ona rüyada gördüğünü söyle ve o ezanı okusun, çünkü onun sesi senin sesinden daha yüksektir…”[5]
İnsanların Müezzini seçme konusunda en güzel sese sahip olan kimseyi tercih etmeleri gerekir. Çünkü bazı müezzinler kötü bir sese sahip olup insanların ezandan nefret etmelerine sebep olur. Maalesef bu mevcut olan bir durumdur.
Dördüncü Edep: Abdestli Olmak:
Yani müezzinin gücü yettiği sürece, özellikle ezan için kalktığında abdestli olması gerekir. Bu, ilim ehlinin çoğuna göre olması gereken bir husustur.
Beşinci Edep: Ezanın Yüksek Bir Yerden Okunması Gerekir:
Yani müezzinin, ezan okumak için yüksek bir yere çıkması gerekir. Ta ki sesi duyulsun. “Hz. Bilal, ezan okuduğunda Neccâr oğullarından bir kadının evinin damına çıkarak ezanı okurdu. Çünkü o, kadının evinin duvarı caminin duvarından daha yüksekti.”[6] Günümüzde cami minarelerinde bulunan hoparlörlerden dolayı buna ihtiyaç kalmamıştır. Bu bazı âlimlerin görüşüdür.
Altıncı Edep: Ezanı Ayakta Okumak:
Yani müezzinin ezanı ayakta okuması gerekir. Bu konuda âlimler görüş birliğindedir. İbn Munzir’in (r.a.) dediği gibi: “Kendisinden ilim alınan her kişi, ezanın ayakta okunmasının sünnet olduğu görüşünde” bulunmuştur.[7]
Yedinci Edep: Ezanla Birlikte Sesi Yükseltme:
Yani müezzin, gücünün yettiği kadar sesini yükseltmeli ki; namaz için çağrı yapıldığı duyulsun. “Hz. Bilal ezan okuduğunda iki parmağını kulaklarının içine sokardı”[8]. Bu davranış, sesin daha fazla yükseltilmesine yardımcı olur.
Sekizinci Edep: Ezanın Çift Okunması ve Kametin Tek Okunması:
Enes b. Mâlik’in rivâyet ettiği hadiste: “Bilal’in ezanı çift, kameti de tek okuması ona emredildi.”[9] Bunun mânası ezanda cümleleri tekrar etmektir. Kamette de tekli okumaktır.
Dokuzuncu Edep: Ezanda Sünnette Sımsıkı Sarılması:
Yani Müezzinin Hz. Peygamber’den (s.a.s.) gelen ezan ve kamette sımsıkı sarılması gerekir.
Ezan da sünnet olan şöyledir:
Allâhu Ekber, Allâhu Ekber (Allah her şeyden büyüktür. Allah her şeyden büyüktür.)
Allâhu Ekber, Allâhu Ekber (Allah her şeyden büyüktür. Allah her şeyden büyüktür.)
Eşhedü ellâ ilâhe illallâh (Ben Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına şahitlik ederim.)
Eşhedü ellâ ilâhe illallâh (Ben Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına şahitlik ederim.)
Eşhedü enne Muhammederrasûlullah (Ben Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik ederim.)
Eşhedü enne Muhammederrasûlullah (Ben Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik ederim.)
Hayya ‘ala’s-salâh (Haydi namaza!)
Hayya ‘ala’s-salâh (Haydi namaza!)
Hayya ‘alel-felâh (Haydi kurtuluşa!)
Hayya ‘alel-felâh (Haydi kurtuluşa!)
All3Ahu Ekber, All3ahu Ekber (Allah en büyüktür. Allah en büyüktür.)
Lâ ilâhe illallâh (Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur.)
Kamet de şöyledir:
Allâhu Ekber, Allâhu Ekber (Allah her şeyden büyüktür. Allah her şeyden büyüktür.)
Eşhedü ellâ ilâhe illallâh (Ben Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına şahitlik ederim.)
Eşhedü enne Muhammederrasûlüllah (Ben Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik ederim.)
Hayya ‘alassalâh (Haydi namaza!)
Hayya ‘alel-felah (Haydi kurtuluşa!)
Kad kâmeti’s-salâh (Namaz başlamıştır.)
Kad kâmeti’s-salâh (Namaz başlamıştır.)
Allâhu Ekber, Allâhu Ekber (Allah her şeyden büyüktür. Allah her şeyden büyüktür.)
Lâ ilâhe illallâh. (Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur.)
Onuncu Edep: Ezanın Tekrarlanması:
Ezanın tekrarlanması demek: müezzinin iki defa eşhedü (ben şahitlik ederim) kısmını tekrarlaması demek ve başta kısık bir sesle okuması ve daha sonra sesini yükseltmesi demektir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) Ebû Mahzura’ya ezanı şöyle öğretmiştir:
Allâhu Ekber, Allâhu Ekber
Allâhu Ekber, Allâhu Ekber
Bunlarla sesini yükseltmesi gerektiğini daha sonra ise;
Eşhedü ellâ ilâhe illallâh
Eşhedü ellâ ilâhe illallâh
Eşhedü enne Muhammederrasûlüllâh
Eşhedü enne Muhammederrasûlüllâh
Bunlarla da önce alçak bir sesle okumasının gerektiğini, daha sonra şehadetle sesinin yükseltmesi gerektiğini söylemiştir.
Eşhedü ellâ ilâhe illallâh
Eşhedü ellâ ilâhe illallâh…[10]
Nevevî, Müslim’in şerhinde şöyle demiştir: bu hadiste apaçık bir delil ve anlaşılır bir şey vardır ki: İmam Mâlik, eş-Şâfi’î, Ahmed b. Hanbel ve Cumhur-u ‘Ulemânın (âlimlerin çoğunun) görüşüne göre ezanda (teşehhüd kısmında) tekrarın var olduğu sabittir ve şeriata uygundur. O da şehadetin iki kez sesi yükselterek okunmasından sonra sesin alçaltılmasıdır.[11]
On Birinci Edep Müzzinin Ezan Okurken Sağa ve Sola Dönmesi
Müezzin, şunları söylerken sağa dönmesi gerekir:
Hayya ‘ala’s-salâh, hayya ‘ala’s-salâh. (Haydi namaza, haydi namaza.)
Şunları söylerken de sola dönmesi gerekir:
Hayya ‘ale’l-felâh, hayya ‘ale’l-felah. (Haydi kurtuluşa, haydi kurtuluşa).
Bilâl (r.a.) ezanı bu şekilde okuyordu.
Ebû Cuheyfe’nin rivâyet ettiği hadiste olduğu gibi: “Bilal, ezanı okurken hem ağzına bakıyordum hem de sağa ve sola dönerken onu seyrediyordum. Sağa ve sola dönerken “Hayya ‘ala’s-salâh ve hayya ‘alla’l-felâh” diyordu. ”[12]
Nevevî, Müslim’in şerhinde şöyle demiştir: “Ezan okunurken nasıl dönülmesi konusunda mezhepler ihtilafa düştü. Şâfi’î mezhebinde üç görüş vardır ve bunların en doğrusu ki; o da cumhurun görüşü olup şöyledir: Sağa dönerken iki defa Hayya ‘ala’s-salâh; sola dönerken de iki defa Hayya ‘ale’l-felah denilmesidir.”[13]
On İkinci Edep: Sabah Ezanında Namazın Uykudan Daha Hayırlı Olduğunun Söylenmesi:
Müezzinin sabah ezanında; “Hayya ‘ale’l-felâh” dedikten sonra; “es-salâtu hayrun mine’n-nevm”= (namaz uykudan daha hayırlıdır,) demesi gerekir. Bunu, Hz. Peygamber (s.a.s.) bu şekilde Ebû Mahzura’ya (r.a.) öğretmiştir.[14]
On Üçüncü Edep: Sabah Vaktinin Birinci Ezanı Gece Okunur:
Burada sabah namazı için kastedilen ilk ezan, gece şafak doğmadan önce okunması gereken ezandır. Yani fecr-i sadıktan önce okunan ezandır.
Hz. Peygamber (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Bilal, ezanı gece vaktinde okuyor. Abdullah b. Ümmü Mektum ezanı okuyana kadar yiyiniz ve içiniz.”[15]
On Dördüncü Edep: Müezzinden Sonra Ezanın Tekrarlanması:
Müezzinin okuduğu ezanı duyan herkesin onu tekrarlaması onlara sünnettir.
Hz. Peygamber (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Ezanı duyduğunuzda müezzinin söylediğini tekrarlayın.”[16] Müezzin Hayya ‘ale’s-salâh, hayya ‘ale’l-felah dediğinde insanlar “lâ havle ve la kuvvete illa billâh” demesi gerekir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.), Müezzini duyduğunda müezzinin dediğini tekrarlardı.” Nihayet müezzin Hayya ‘ale’s-salâh, hayya ‘ale’l-felâh’a geldiğinde Hz. Peygamber şöyle derdi: “ Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh = (Alla’ıh güç ve kuvveti dışında herhangi bir güç ve kuvvet yoktur.)”[17] Sabah ezanında da müezzin: (Es-salâtü hayrun mine nevm.”) =( Namaz uykudan daha hayırlıdır.”) sözünü iki defa tekrarlamalıdır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Müezzinin sabah ezanında “es-salâtu hayrun mine’n-nevmi” okuduğunu duyduğunuzda onun dedik-lerini tekrarlayın.”[18]
On Beşinci Edep: Müezzini Teşehhüdü Okurken Duyan Kimsenin “Ben de….” Söylemesi Gerekir:
Müezzin teşehhüdü okurken duyan kimse: ve ene ve ene, demelidir.
“Hz. Peygamber (s.a.s.), müezzinin teşehhüdü okurken duyduğunda şöyle derdi:“ve ene ve ene;( Ve ben de ve ben de aynı şekilde şahitlik ederim.) derdi.”[19]
On Altıncı Edep: Hz. Peygamber’e Salâvât Getirmek:
Yani, ezandan sonra Hz. Peygamber’e salâvât getirmek.
Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Müezzini duydu-ğunuzda onun dediğini tekrarlayıp ardından bana salâvât getirin….”[20]
“Salli bârik” dışında bir salâvâtla Hz. Peygamber’e (s.a.s.) salâvât getirmek gerekir.[21]
On Yedinci Edep: Ezandan Sonra Ezan Duasını Okumak:
Hadiste geçtiği gibi kim ezanı duyduktan sonra: “Allahumme Rabbe hazihi’d-da’veti’t-tâmme. Vesselâti’l-kâimeh, âti Muhammedeni’l-vesilete ve’l-fazilete ve’d-derecete’r-refî’ah. Veb’ashu makâmen mahmudenillezi ve’adteh”= (Ey Allahım! Ey bu tam da’vetin ve kılınmak üzere olan bu namazın Rabbi, Muhammed’e vesileyi, fazileti ihsan et. Bir de kendisine va’d ettiğin makâm-ı mahmud’u verip oraya ulaştır.) derse kıyamet günü şefaatime nail olur.[22]
Ve aynı şekilde başka bir hadiste deniliyor ki: “Her kim müezzini duyunca ve ene eşhedü en lâ ilâhe illallâh vahdehü lâ şerike leh ve eşhedü enne Muhammeden ‘abduhü ve’resuluh. Raditü billâhi rabben ve bi Muhammedin rasulen ve bi’l-islâmi dinen”= derse günahları bağışlanır.”[23]
On Sekizinci Edep: Ezan ve Kâmet Arasında Duâ Etmek:
Hz. Peygamber (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuş: “Ezan ve kamet arasında yapılan dualar boş çevrilmez yani dualar kabul edilir.”[24] Bir Müslümanın dualarında kabul vakitlerini gözetip dikkat etmesi gerekir.
On Dokuzuncu Edep: Ezandan Sonra Camiden Dışarı Çıkılmaması Gerekir:
Yani ezandan sonra zaruret dışında, hiç kimsenin dışarı çıkmaması gerekir.
Ebu Hureyre, ikindi ezanından sonra camiden birisinin dışarı çıktığını görünce şöyle demiştir: “Bu kişi, Peygamber (s.a.s.) Ebu’l-Kasım’a isyan etmiştir.”[25]
Yirminci Edep: Ezan İle Kamet Arasında Belli Bir Süre Beklemek:
Burada kastedilen, Müezzinin kamet ile ezan arsında belli bir süre beklemesi yani ara vermesidir. Abdest alan birileri varsa onları beklemek, yemek yiyen birini de kısa bir süre beklemektir. Hz. Peygamber (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Ezan ile kamet arasında belli bir süre bırak ta ki abdest alan birisi abdestini yavaşça bitirebilsin ve yemek yiyen bir kimse de yemeğini yavaşça yiyip bitirebilsin.”[26]
Bunlar Ezanla ilgili Allah’ın bize kolaylaştırdığı edeplerdir. Bunların toplamı, yirmi edeptir. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun.[27]
[1]– Sahîhu Müslim (No: 387) Bu hadis, Muaviye’den rivayet edilmiştir.
[2]-Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/21); Ebû Davud, Sünen, (No: 531); Nesaî, Sünen, 2/23; Tirmizî, Sünen, (No: 209); İbn Mace bu hadisin sahîh olduğunu belirtmiş, bkz. İbn Mâce, Sünen, (No: 714); Hâkim, el-Müstedrek, 1/199, te bu hadîsin sahîh olduğunu belirtmiştir. Bu hadis, Osman b. ‘As’tan rivâyet edilmiştir. Ayrıca bkz. Sahîhu’l-câmi‘ (No:1480).
[3] Beyhâki, es-Sünenu’l-el-kübrâ, 1/426-432. Bu hadis, Hasan’dan Mürsel olarak rivâyet edilmiştir. Sahihu’l- Câmi‘, (No: 6646).
[4]Taberânî, el-Mu’cemu’l-kebir, 7/6743. Bu hadis, Ebî Mahzura’dan rivâyet edilmiştir. Sahihu’l- Cami’, (No: 6647).
[5] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/43; Ebû Davud, Sünen, (No:499), Dârimî, Sünen, 1/268; İbn Mâce, Sünen, (No:706); Darekutnî, Sünen,1/241; Beyhâki, es-Sünenu’l-kübrâ, 1/391; İbnu’l-Cârûd, (No:158). Bu hadis, Abdullah b. Zeyd’den rivâyet edilmiştir. Buhârî, ez-Zehebî, Nevevî ve diğerleri bunun “sahih” bir hadis olduğunu belirtmişler. El-Elbânî, İrvau’l-Ğalîl, (No: 246).
[6] Ebû Davud, Sünen, (No:519), Beyhâkî, es-Sünenu’l-kübrâ, 1/425), Bu hadis, Nevvâr Ümmü Zeyd b. Sâbit’ten rivâyet edilmiştir. Bu hadisi, el-Elbânî, İrvâu’l-ğalîl’de “sahih” olduğunu belirtmiştir. (No: 229).
[7] El-Elbanî, İrvâu’l-ğalîl, 1/241.
[8] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/308; Tirmizî, es-Sünen, (No:197) de bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir; Hâkîm, el-Müstedrek, I,202; Ebû Avâne, Müsned, 1/329), Bu hadis, Ebû Cuheyfeden rivâyet edilmiştir. El-Elbânî bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir. Bkz. El-Elbânî, İrvâu’l-ğalîl, (No: 230).
[9] Sahîhu Müslim, (No:378), Bu hadis, Enes b. Mâlik’ten rivâyet edilmiştir. Müslim, bu konuya özel olarak bir bölüm açmıştır: “Ezanın çift, kametin de tek okunması emredilmiştir.”
[10] Ebû Davud, Sünen, (No: 500) Bu hadis, Ebî Mahzura’dan rivâyet edilmiştir. Tahriç eden Sahîhu Müslim, (No: 379).
[11] Sahîhu Müslim, Nevevî’nin şerhinde, 4/107.
[12]– Sahîhu’l-Buhârî, (No: 634); Sahîhu Müslim, (No: 503), Bu hadis, Ebû Cuheyfe’den rivâyet edilmiştir.
[13] Sahîhu Müslim, Nevevî’nin şerhinde, 4/293.
[14] Ebû Davud, es-Sünen, (No: 500). Bu hadis, Ebî Mahzura’dan rivâyet edilmiştir. Sahîhu Müslim, (No: 379)de de bunun gibi bir hadis rivâyet edilmiştir.
[15] Sahîhu’l-Buhârî, (No: 617); Sahîhu Müslim, (No: 1092), Bu hadis, Ebî Ömer’den rivâyet edilmiştir.
[16] Sahîhu’l-Buhârî, (No:611), Sahîhu Müslim, (No: 383), Bu hadis, Ebî Said’den rivâyet edilmiştir.
[17] Sahîhu’l-Buhârî,(No: 613), Bu hadis, Muâviye’den rivâyet edilmiştir. Hadisin aslı Ahmed b. Hanbel ve diğerlerinde mevcuttur.
[18] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/438. Bu hadis, Mu’âz b. Enes’ten rivâyet edilmiştir. Sahihu’l- Câmî’, (No:614).
[19] -Ebû Davud, es-Sünen, (No: 526), Hakîm, el-Müstedrek, 1/204) ve diğerleri bu hadisi, Hz. Aişe’den rivâyet etmişler. Ayrıca bkz., Sahihu’l-câmi’, (No: 4742).
[20] – Sahîhu Müslim, (No:384), Bu hadis, Ebû Ömer’den rivâyet edilmiştir.
[21] – Büyük âlim Şeyh Muhammed b. Salih El-‘Useymîn (r.a.), h. 12/12/1414 Pazartesi günü akşam namazından sonra 1414 yılı hac mevsiminde Minâ’da verdiği derste bu konuyla ilgili fetva vermiştir.
[22]– Sahîhu Buharî, (No:614), Bu hadis, Cabir’den rivâyet edilmiştir.
[23] – Sahîhu Müslim, (386), Bu hadis, Sa’d b. Ebî Vakkas’tan rivâyet edilmiştir.
[24] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/119); Ebû Davud, es-Sünen, (No: 521); Tirmizî, es-Sünen, (No:212), doğrulayanlardır. Ve diğerleri Enes’ten rivâyet etmişler, Sahihu’l- Câmi’, (No: 3408).
[25] – Sahîhu Müslim, (No: 655), bu hadis, Ebû Hureyre’den rivâyet edilmiştir.
[26] – Bu hadisi tahriç eden: Ebû Şeyh Selmân’dan rivâyet etmiştir. Ezan babında, bu hadis Ubey’den bu şekilde rivâyet edilmiştir. Bkz., Sahihu’l-câmi’, (No: 150).
[27] – Fazla bilgi için bkz., İbnu Hacer, Fethu’l-bârî şerhu Sahîhi’l-Buhârî, 2/92 ve devamı; Sahîhu Müslim Nevevî şerhi ile birlikte, 4/100 ve devamı; et-Tirmizî, Sünen, 1/358 ve devamı; el-Fâsî, Cem’u’l-fevâid, 1/106 ve devamı ve diğer eserler.
Bir yanıt bırakın