EVLERE GİRME EDEPLERİ

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

İZİN İSTEME EDEPLERİ

Başkasının evine girmek için izin istemenin bazı edepleri vardır. Bu edeplere saygı duyulması ve riayet edilmesi gerekir. Bunlar evlerin mahremiyetini korumak için, insanların birbirine karşı nefislerinin bozulmaması için gereklidir. Bir de efendimizin sünnetini korumak için gereklidir. Bu edeplerin bazılar şunlardır:

Birinci Edep/Kural: Münasip vakitleri seçmek

Bazı vakitler var ki insanlar o vakitlerde hiçbir kimsenin misafir onların yanına gelmesinden hoşlanmazlar. Mesela gecenin geç vakti, sabahın erken saatleri ve öğlen sıcağı vakitleri. Muhakkak ki Yüce Allah şöyle buyurmuştur. “Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çağına gelmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğle vakti (istirahata çekilirken) elbiselerinizi çıkar-dığınızda ve yatsı namazından sonra yanınıza gelmek için sizden üç vakitte izin istesinler. Bunlar, üstünüzün açık bulunabileceği üç vakittir.” [1]

İkinci Edep/Kural: Kapıyı üç defa çalmak

Ev halkı kapısının ilk defa çaldığını duyduğunda kapının çalındığını duyarlar, ikincisinde hazırlanırlar, üçüncüsünde ise girmeleri için izin verirler. Şayet kapıyı çalan kimseye izin verilmez ise o zaman dönmesi gerekiyor.  Peygamber efendimiz (s.a.s.) söyle buyurmuştur: “Biriniz içeri girmek için üç defa izin istediğinde, Ona izin verilmezse geri dönsün.”[2] Ayrıca herhangi bir evin kapısını çalarak izin isteyen kimse, bu işi en fazla üç defa tekrarlamalı, cevap verilmediği takdirde ısrarcı olmamalıdır. İzin verilirse girer, verilmezse geri dönmesi gerekiyor.

Üçüncü Edep/ Kural: Kapıyı kibarca çalmak

Kişi ev halkını korkutacak gibi kapılarını çalmaması lazım. Alacaklı, sert, kaba ve zorbaca gibi kapıya vurmamak lazımdır. Kişi ev sahibi olsa dahi böyle davranmaması gerekiyor. Şayet böyle davranırsa ev halkı gelen kişiyi kavgaya geldiğini zan eder. İmam Ahmet’in yanına kadın bir meseleyi sormak için kapısına sertçe vurur. İmam Ahmet çıkar ve kadına sen sanki dövüşmek için geldin der.

Dördüncü edep: Kapıyı çalma arasına biraz mesafe koymak gerekir:

Yani kişi kapıyı çalma sırasında ev halkı hazırlığını yapacağı veya kapıyı açacağı kadar bir mesafe koyacak. Kapıyı peş peşe çalmayacak.

Beşinci edep: kapının tam önünde durmamak

Yani kişi kapının ya sağında veya solunda durmalı. Kapın tam önünde durmaması gerekiyor. Çünkü kapı açıldığında evin gizli olan mahremiyeti ortaya çıkmış olur. “Peygamber efendimiz (s.a.s.) birinin kapısına geldiği zaman kapının tam karşısında durmazdı. Fakat sağa ve sola çekilirdi ve (çıkan ev sahibine oradan) Esselamü aleyküm, esselamü aleyküm derdi.”[3] Kapının sağında veya solunda durması bu evin gizli mahremiyetini korumak içindir. Hiç şüphe yok ki, izin istemekte evin mahremiyetini korumak içindir. Eğer direk eve dalarsa bu düşmanlık ve nefreti gerektirir.

    Altıncı edep: Giriş yapmadan önce selam vermek

Yani kişi eve girmeden önce selam vererek izin istemelidir. Çünkü Peygamber efendimiz (s.a.s.) düzgün izin istemeyen bir adama hizmetlisini göndererek; “Çık, bu adama izin istemeyi öğret. Önce «es-Selâmü aleyküm» desin, sonra «Gireyim mi?» diye sorsun”[4] ve sonra söyle dedi “es-Selâmü aleyküm ile başlamayana izin vermeyin.”[5]

  Yedinci edep: Kendini tanıtmak gerekir:

Yani ev halkı “kimsin” diye sorduğunda kişi kendisini tanıtması gerekiyor. “Benim” demesin. “Câbir -radıyallâhu anh  Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’e gelip kapısını çaldım. Resûl-i Ekrem: Kim o?  dedi. Câbir -radıyallâhu anh benim, diye cevap verdi.  Allâh Resûlü: Benim, benim! diye tekrar etti. Gâliba bu cevaptan hoşlanmamıştı.”[6] Çünkü “benim” kelimesi ziyaretçinin soran kişiye kendisini tanıtmasına cevap değildir.

Sekizinci edep: Gözünü koruması gerekir:

Buradaki amaç kişiye eve girmek için izin verildiğinde ev halkının mahremiyetine bakmamasıdır. Çünkü peygamber efendimiz (s.a.s.) “İzin istemek göz(ün evin ayıplarını görmemesi) için şart kılınmıştır.”[7] İşte bu Yüce Allah’a olan takva alametindendir.

Dokuzuncu edep: İzin verilmediğinde geri dönmek gerekir:

Yani kişiye dönün denildiğinde ya da evde kimse yoksa kişi geldiği gibi geri dönmelidir. Bundan dolayı Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Eğer o evlerde bir kimse bulamazsanız -size izin verilmedikçe- oralara girmeyin. Size; “Kabul edemiyoruz, dönün,” denirse hemen dönün; bu sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah bütün yaptıklarınızı bilmektedir.” [8]

 

Onuncu edep: Ev sahibinin özrünü kabul etmek gerekir:

Yani eğer ev sahibi ziyaretçine evin meşgul olduğunu, müsait olmadı-ğını veya misafir kabul etmiyorum gibi özrünü ifade ederse ziyaretçinin de onun özrünü kabul etmesi gerekir. İmam Mâlik şöyle diyor: Her insanın özrünü anlatmaya gücü yetmez. Ziyaret eden kişinin şöyle söylemesi güzeldir: “ Herhalde bir engel ortaya çıktı, herhalde sen meşgulsün veya buna benzer şeyler söyleyecek ta ki ziyaret edilen kişiden özür isteme zorunluğu ortadan kalkana kadar.

  On birinci edep: İzni beklemek gerekir:

Yani kişi ev sahibinin veya hizmetçinin iznini bekleyecek. Fakat küçük çocuğun verdiği izin önemsizdir. Çünkü çocuğun verdiği izin, anne ve babasının izni ve bilgisi dışında olabilir. Ziyaretçi, bu şekilde eve girerse evin mahremiyetini görmüş olabilir.

  On ikinci edep: Davet edenin elçisiyle birlikte eve girmek

Yani kapı çaldığında kimse yok mu denildiğinde (kapı açık gir) denildi-ğinde bu da eve girmek için bir izindir. Özellikle bazı öngörüler var ki bunlar giriş iznine delalet ediyor. Örneğin kapının açık olması, kapının önünde insanların ayakkabıları bulunması vb. eve girme izni olduğuna delalet eden ipuçları. Peygamber efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz yemeğe davet dildiği zaman, davete ev sahibinin elçisi ile beraber gelirse bu onun için izin sayılır.”[9]

 

  On üçüncü edep: Namaz kılan kişiden eve girmek için izin istenildiğinde tesbih etmesi gerekir:

Kişi adamdan izin isterse ev sahibi de namaz kılıyorsa o zaman tesbih etmesi, namaz kılan bayan ise bayanın da elini çırpması gerekir. Bunlar,  eve giriş için izin sayılır. Ya da kişinin namaz kıldığını bildirir. En güzeli kişi bunu bilip oradan dönmelidir. Peygamber efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz bir adamdan izin isterse ve oda namaz kılıyorsa onun izni tesbihtir. Eğer bayandan izin istiyorsanız ve oda namaz kılıyor ise onun izni ise ellerini çırpmasıdır.”[10]

   On dördüncü edep: Namahremlerinin yanına girmeden önce izin istemek

Yani insan namahremlerinin yanına girmeden önce izin almalıdır. Bu isterse evi olsun, isterse de annesi veya kız kardeşi olsun. Bunlar belki görülmesinden hoşnut olmayan durumda olabilirler veya çıplak ta olabilirler. Sünnet olan bunların yanına giderken de izin istemektir. Lakin hanımının yanına giderken izin istemek gerekmez, ama izin isterse daha güzel olur. İbn Mes’ud hanımının yanına gitmeden önce öksürürdü.

İşte bunlar, Allah’ın bize tespit etmeyi kolaylaştırdığı eve girmek için izin isteme edepleridir. Bunların sayısı on dört edeptir. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.[11]

[1]Nur suresi, 24:57.

[2]– Buhârî, Sahih, No:6245; Müslim, Sahih, No:2153. Bu hadis, Ebu Musa ve Ebu Said’den rivayet edilmiştir.

[3]– Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4:189; Ebu Davud, Sünen, No:5186. Bu hadis, Abdullah b. Beşir’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Câmiu’s-sahîh, No:4638.

[4]– Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5:369; Ebu Dâvud, Sünen, No: 5177. Bu hadis ‘Âmir oğullarından bir adamdan rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu’l-câmi’, No: 234.

[5] – Ebu Nu’aym, Târîhu Isfehân, 1:357. Bu hadis, câbir’der rivâyet edilmiştir; el-Elbânî, es-Silsiletu’s-sahîha No: 817.

[6] – Buhârî, Sahîh, No:6250 ;  Müslim, Sahîh, No: 2155. Bu hadis, Cabir’dan rivayet edilmiştir.

[7]– Buhârî, Sahîh, No:6241; Müslim, Sahîh,No: 2156. Bu hadis, Sehl b. Sa’d’den rivayet edilmiştir.

[8] Nur suresi, 24:28.

[9]– Ebu Davud, Sünen, No:5190 ; Beyhâkî, Şu’abu’l-İman, No: 8831. Bu hadis, Ebu Hüreyre’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Câmiu’s-sahîh, No: 543.

[10]– el-Beyhâkî, esSüneni Kübrâ, 2:237. Bu hadis, Ebu Hüreyre’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Câmiu’s-sahîh, No: 320.

[11] – Fazla bilgi için bknz;  Abdulfettâh Ebû Ğudde, Min edebi’l-islâm, s.14 ve devamı; Ahmed Süleyman el-‘Arînî, Ahkâmu’l-isti’zân fi’l-kitâb ve’s-sünne; el-Beyhakî, el-Âdâb, No: 107; el-Beğavî, Şerhu’s-sünne, 12: 254 ve devamı; İbn Müflih, el-Âdâbu’ş-şer’iyye, 1:393 ve devamı;  el-Mevdûdî, Tefsîru sureti en-Nûr ; İbnu’l-Esîr, Câmi’u’l-usûl, 6:577 ve devamı; Ahmed Fâiz, Dusturü’l-üsre fi Zilâli’l-Kur’ân; el-Beyhânî, Islâhu’l-müctema’, No: 186 ve diğer eserler.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.