BİNEĞE BİNME EDEPLERİ

 İKİNCİ BÖLÜM

BİNEĞE BİNME EDEPLERİ

Hiç kimse yoktur ki; bir yerden bir yere taşınırken veya yolculuk yaparken veya benzeri bir durumda bir bineğe (ulaşım aracına) ihtiyaç duymasın. İşte bu durumda binme edeplerini bilmesi gerekir. Bu edeplerden bazıları şunlardır:

Birinci edep/ kural;  Salih (iyi) bir niyet gerekir :

Bu da bir Müslümanın bineğini, sıla-i rahim, geçim için çabalama, Allah rızası için herhangi bir ziyaret vb. türden gayesine ulaştıran bir ulaşım aracı kılmasıyla olur. Aynı şekilde bineceği hayvana Yüce Allah’ın koyduğu yasalara uygun bir şekilde iyi davranmaya niyet etmesiyle olur.

 

İkinci edep/ kural:  Yüce Allah’ın nimetini müşahede etmek gerekir:

Binekle yol alan kimsenin, binmesi sırasında ve daha sonrasında Allah’ın kendisine olan nimetlerini görmesi gerekir. Şöyle ki; Yüce Allah kendisine güç ve vakit sağlasın, ondan sıkıntıyı hafifletsin, onu amacına ulaştırsın, onun yerine onun yükünü ve ihtiyaçlarını yüklensin diye bu hayvanı onun boyunduruğu altına sokmuştur. Şayet Yüce Allah’ın lütfu ve nimeti olmasaydı, bu hayvanlardan ve ulaşım araçlarından yararlanmak onun için kolay olmayacaktı. Bunların yanı sıra Yüce Allah’ın şu ayetindeki buyruklarını hatırlamalıdır: “(Deve, koyun, sığır vb. yararlanılan) hayvanları da O yarattı. Onlarda sizin için ısıtıcı şeyler (yün, tiftik, yapağı gibi) ve birçok faydalar vardır. Ve siz onlardan bir kısmının (etlerini de) yiyorsunuz. Onları (hayvanları), akşam vakti getirirken ve sabahleyin salarken (sizin için) onlarda bir güzellik ve zevk vardır. Bu hayvanlar, ancak büyük zorluklarla ulaşabile-ceğiniz bir memlekete, yüklerinizi taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok şefkatlidir, çok merhametlidir. O atları, katırları ve merkepleri hem binmeniz, hem de sizin için süs olsun diye yarattı. Ve şu anda bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratacaktır.[1] Başka bir ayette de Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Onlar görmediler mi ki; Biz kendileri için kudretimizin meydana getirdiklerinden bir takım hayvanlar yarattık. Ve onlar da bunlara sahiptirler.  Biz o hayvanları kendilerinin buyruğuna verdik; onların bazısını binek olarak kullanırlar, bir kısmının da (etinden) yerler. Bu hayvanlarda kendileri için daha nice faydalar ve içecek (süt)ler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi?[2] Başka bir âyette ise Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Allah, bir kısmına binesiniz, bir kısmını da yiyesiniz diye sizin için hayvanları yaratandır. Onlarda sizin için birçok faydalar vardır. Gönüllerinizdeki bir arzuya, onlara binerek ulaşırsınız. Onların ve gemilerin üstünde taşınırsınız. Allah size ayetlerini gösteriyor. Allah’ın ayetlerinden hangisini inkâr edersiniz?[3]

İnsan, Allah’ın yazın yerdeki aşırı sıcaklıktan, kışın da su ve çamurla yoğrulmuş soğuktan onu ve yüklerini taşımakta olan bu hayvanları nasıl onun boyunduruğuna soktuğunu düşünsün. Bazen bunlarda onun ayaklarına rahat-sızlık verecek şeyler bulunmaktadır.

Bir uçağa bindiğinde Yüce Allah’ın kudretini, Onun insana bilmediği şeyleri ona nasıl öğrettiğini, bu ağır, cüsseli, korkunç derecede büyük, onunla birlikte bulutların üstünde; çok yükseklere uçup onu ve ihtiyaçlarını taşıyan, bir zamanlar ayları bulan uzunlukta iken artık az bir sürede dünyanın başka memleketlerine onu taşıyan uçakları onun hizmetine nasıl sunduğunu düşün-sün. Bununla birlikte (bu uçaklar), onu aşırı sıcaklardan ve sert soğuklardan korumaktadır. Bu uçakları atmosferde tutan Yüce Allah’tır. Şayet O olmasaydı, onlar gökte uçamaz, yolcuları ve yüküyle birlikte düşerdi. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Onlar (inkârcılar), göğün boşluğunda Allah’ın buyruğuna boyun eğerek uçuşan kuşları görmüyorlar mı?  Onları orada Allah’tan başka tutan kimse yoktur. Şüphesiz bunda iman eden bir topluluk için ibretler vardır.[4]

İnsan, denizde bir gemiye bindiğinde Allah’ın mahlûkatının iriliğini ve nimetinin yüceliğini düşünmeli. Allah (c.c.) bu korkunç derecede büyük ve ağır binekleri nasıl insanın emrine amade etmektedir. Bu gemiler güvertesinde binlerce yolcu, milyonlarca ton eşya taşımakta, sonra suyun yüzeyinde hareket etmekte ve hedefine doğru suyu yarmaktadır. Su, küçük bir çiviyi taşımazken bunları nasıl taşımaktadır? (düşünsün). Bunlar, Allah’ın büyük ayetlerinden (delillerinden) dir. Allah dileseydi, içindekilerle birlikte onları batırırdı. Allah bir âyette şöyle buyurmuştur:  “Denizde yüce dağlar gibi gemileri yürütmesi O’nun varlığının delillerindendir. Eğer O, dilerse rüzgârı durdurur, yelkenle giden gemiler o zaman denizin yüzeyinde durakalır. Şüphesiz ki bunlarda sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için birçok ibretler vardır. Yahut (Allah,) yaptıkları günahlar yüzünden (gemileri bir fırtına ile batırıp) onları helak eder. Bir çoğunu da bağışlar (kurtarır).[5]

Bu şekilde insanın Allah’ın yarattıklarını düşünmesi, nimetlerinin büyük-lüğünü görmesi, onlara şükrederken Allah’a hakkıyla tazimde bulunması gerekir. Sonrasında derin bir düşünceyle kendi durumunu gözden geçirmeli. Böylece şükürdeki eksikliğini görebilsin, Allah’a karşı kalbi derin bir saygı duysun, O’na karşı tevazu ile boyun eğsin, kendi eksikliğini ve gevşekliğini sezsin. O bunlardan (nakil vasıtaları, uçak, gemi ve diğer vasıtalardan) bir şekilde faydalanır.

 

Üçüncü edep/ kural: Yolculuğu esnasında uygun hayvanı (bineği) seçmesi gerekir:

Örneğin insan bir yolculuğa çıkarsa, uygun bir ulaşım aracına ihtiyaç duyar. Bu yüzden uçak, gemi, araba vb. arasından en faydalısını ve onu amacına ulaştıracak en uygununu seçmek için seçimde bulunur. Zira öyle yerler vardır ki; oralara sadece uçak ulaşır, öyle yönler vardır ki; oralara sadece gemi varır, öyle noktalar vardır ki; oralara sadece develer, atlar, eşekler veya katırlar kavuşur. Bundan dolayı insan, meşgul olduğu ihtiyacına uygun olan vasıtayı tercih eder. Böylece amacına ulaşması, kolaylaşmış olur. Binek ve taşıtların çok olması, şükür gerektiren Allah’ın nimetlerindendir.

 

Dördüncü edep/ kural : Ulaşım aracını hazırlamak gerekir :

Bu durum, araç şahsî olduğunda (yapılır).  Örneğin (bu araç), bir otomobil ise motorun çalışıp çalışmadığı, yakıtın ve yağın yeterli olup olmadığı, lastiklerin sağlam olup olmadığı vs. kontrol edilir. Binek hayvanlardan ise; sağlıklı olup olmadığına, ihtiyacını giderirken ve hedefine doğru giderken yeminin olup olmadığına bakılır. Bu yüzden yolculuğu esnasında yararlı olan şeylerden hayvanı/ veya vasıtası için ihtiyaç duyacaklarını beraberinde almalı.

 

Beşinci edep/ kural: Binek duası yapılmalıdır:

Bu dua, peygamberimizin (s.a.s.), bineğine binerken (okuduğu) kesin olan bir zikirdir (duadır). Bu dua uçağa, otomobile, gemiye veya bir hayvana binme esnasında okunur. Bu duada söyleyenine büyük bir bereket vardır. Zira peygamberimiz (s.a.s.), binme esnasında bu duayı (okumayı) bizlere kural haline getirmiştir. Bir kimse binmek üzere ayağını uzattığında; “بسم الله” der. Sonra yerine yerleştiğinde; “الحمد لله . سبحان الًّذي سخَّر لنا هذا وما كنّا له مقرنين . و إنّا إلى ربّنا لمنقلبون . الحمد الله، الحمد الله، الله أكبر، الله أكبر، الله أكبر. رَبِّ إنِّي ظلمت نفسي فاغفرلي إنّه لا يغفر الذنوب إِلًّا أنت.” der.[6] (Anlamı: Allah’a hamd olsun. Bunu emrimize veren zat bütün eksikliklerden münezzehtir. Bize bırakılmış olsaydı, biz ona boyun eğdi-remezdik. Şüphesiz ki, hepimiz ona döndürüleceğiz. Allah’a hamd olsun, Allah’a hamd olsun. Allah her şeyden büyüktür, Allah her şeyden büyüktür, Allah her şeyden büyüktür. Ya Rabbi, ben kendime karşı zulmettim, sen beni bağışla. Çünkü senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur. ).

Her hangi bir vasıtaya binen kimsenin yolculukta olup olmadığına bakmaksızın bu duayı (zikri) ihmal etmemesi gerekir.

 

Altıncı edep/ kural: Gücünün üstünde bineğe yük yüklememesi gerekir:  

Örneğin bir arabaya bindiyse bozulmaması, durmaması ve hedefine ulaşmaktan aciz kalmaması için ağır yükleri veya yolcu cinsinden onun gücünü aşacak derecede bir yük yüklememesi gerekir. Aynı şekilde bir hayvana bindiğinde altından kalkabilmesi için ona gücünün üstünde yük yüklememeli. Ayrıca hayvan kendisine merhamet edilmesi ve kuvvetini aşacak bir yükün yüklenmemesi gereken canlı bir varlıktır. Zira bu, İslam’ın öğütlediği rahmet türlerindendir.

 

Yedinci edep/ kural: Yolculuk duası (zikri) :

Bu dua, yolda ilerlemeye başladığında okunur. Bineğiyle yola koyulduk-tan sonra peygamberimizden (s.a.s.), rivayet edilen sefer/yolculuk duasını okur. Bu dua da; “اللّهم إنا نسألك في سفرنا هذا البِرَّ والتقوى، ومن العمل ما ترضى، اللَّهم هَوِّنْ علينا سفرنا هذا، واطوِ عنَّا بُعده، اللّهم أنت الصّاحب فى السفر، والخليفة في الأهل، اللّهم إني أعوذ بك مِنْ وَعْثَاءِ السَّفَرِ، وكَآبة المَنْظَرِ، وَسُوء الْمُنْقَلَبِ فِي الْمَالِ وَالْأَهْلِ”[7] (Anlamı: Ey Allah’ım! Bu yolculuğumuzda iyilik ile takva ve razı olacağın amel diliyoruz. Ey Allah’ım! Bu yolculuğumuzu bize kolaylaştır. Uzun mesafeleri bize kısalt. Ey Allah’ım! Sen yolculukta benim refikim, evde vekilimsin. Ey Allah’ım! Yolculuğun sıkıntısından, hüzün vb. durumların ruhta oluşturduğu durumdan ve mal ile ailemde oluşabilecek kötü değişimden sana sığınırım.” “وَعْثَاءُ السَّفَرِ” ifadesinin anlamı, yolculuğun sıkıntısı, şiddeti; “كَآبَةُ الْمَنْظَرِ” ifadesinin anlamı, üzüntü vb. durumdan dolayı ruhta meydana gelen değişim; “سُوءُ الْمُنْقَلَبِ” ifadesinin anlamı, kötüye bürünme/kötüye dönüştürme.

Aynı şekilde peygamberimizin (s.a.s.) kendisiyle isti’azede bulundukla-rıyla istiazede bulunur: “Peygamberimiz (s.a.s.), yola çıktığında yolculuğun sıkıntısından, ruhta oluşan kederden, varlıktan sonra yokluktan, mazlumun bedduasından, evde ve malda oluşan kötü görünümden Allah’a sığınıyordu.[8] “الحور بعد الكون” ifadesi, (bazı rivayetlerde “بعد الكون” yerine, “بعد الكور” geçmektedir.) bir şeyden başka bir şeye dönme; doğruluktan eğrilmeye veya fazlalıktan eksikliğe dönme anlamına gelmektedir.[9]

Sekizinci edep/ kural:  Güvenlik kurallarına riayet etmek gerekir:

Örneğin araçta yangın söndürme cihazını bulundurmaya dikkat eder, araç, uçak vb. vasıtalarda emniyet kemerini bağlar, çocukları geminin çitinden uzak tutar, küçük çocuğu aracın penceresine yaslanmış bir şekilde bırakmaz vs. Bunların tümü onun ve beraberindekilerin can güvenliğini sağlamak içindir. Bunların tümü, Müslüman bir kimsenin dinini, aklını, bedenini, malını, ırzını ve çocuğunu korumaya çalışan İslâm’ın ruhuyla uyuşur. Hiç kimsenin bu işlerin İslam’la veya Allah’a tevekkül gerçeğiyle çelişeceğini düşünmemesi gerekir. Böyle düşünmek büyük bir cehalettir.

 

  Dokuzuncu edep/kural: Bineğe dinlenme gibi hakkının verilmesi gerekir:

Özellikle yolculuk esnasında ve özellikle de yolculuk uzun olursa bu takdirde bir kimsenin yetkisi varsa hayvana dinlenme gibi hakkı olan şeylerin verilmesi gerekir. Örneğin hayvanın her ne zaman yorulduğunu hissederse, onu dinlendirilir, ona su ve yem vs. verilir, gölgelenmesine yardım edilir. Hayvan bu uygulamalarla yoluna devam etmede kuvvetli olur ve hedefine varmasında o kişiye yardımcı olur.

Peygamberimiz (s.a.s.), bunları yapmayı tavsiye ederek şöyle buyurmuş-tur:  “ Verimli/bereketli bir arazide yolculuk yaptığınızda, yerden devenin hakkı olanı veriniz…[10]

Araç bile olsa onun da birkaç saatte bir yakıtını ikmal etme, suyunun yeterliliğini kontrol etme, aşırı sıcaklarda onu (motorunu) soğutma vb. işler için bir süre dinlenmeye ihtiyaç duyar. Yoksa yolunu devam ettiremez, yolcuyu isteğine ulaştıramaz.

 

Onuncu edep/ kural : Yukarıya çıkma ve iniş duası (zikri) :

İnsan herhangi bir ulaşım aracına binmişse ve uçağın yükselmesiyle, yukarıya doğru çıkan bir yolda araç veya hayvanla yol almasıyla veya dalgaların üstünde geminin yükselmesiyle yukarıya yönelmişse, bu durumda bunlara binmiş olan kimsenin tekbir getirmesi gerekir. Aşağıya doğru uçağın inişiyle, onun dışındaki bir vasıtayla inişli bir yolda gitmesiyle yol almışsa bu durumda bunlara binmiş olan kimsenin tesbih etmesi gerekir. Câbir’den (r.a.) yapılan bir rivayette o şöyle demiştir: “(Yolculukta) Yukarıya doğru çıktığı-mızda tekbir getirirdik, aşağıya doğru indiğimizde tesbih ederdik (yani “sübhânellah” derdik.[11] Bu zikrin ihmal edilmemesi gerekir. Zira bu zikir, devamlı Allah ile irtibatlı olmanın delilidir.

 

On birinci edep/ kural:  Ulaşım aracının sahibinin ön tarafa binmesi gerekir :

Hayvanın sahibinin önde olması daha uygun bir davranıştır. Peygam-berimizin (s.a.s.), uygulaması böyleydi. Bir hadis-i şerifte şöyle geçmektedir: “Resulüllah (s.a.s.) yürürken yanında eşeğiyle birlikte bir adam geldi ve şöyle dedi; Ey Allah’ın resulü! Bin (bu hayvana). Adam geride kaldı. Resulüllah (s.a.s.); Hayır, onu bana vermen dışında, senin hayvanının ön tarafına binmen benden daha ziyade senin hakkındır. Bunun üzerine adam; onu sana verdim. Ardından peygamberimiz (s.a.s.) o hayvana bindi.[12] Aynı şekilde peygam-berimiz (s.a.s.), bineğinin terkisine Muâz b. Cebel’i[13], el-Fazl b. el-‘Abbâs’ı[14] ve başkalarını bindirmiştir. Bineğin sahibinin başkalarına müsaade etmesi dışında onun öne binmesi daha evladır. Buna göre aracın sahibinin araca şoförlük yapması misafirinden veya kendisiyle birlikte binenden daha evladır. Ancak araç sahibi ona izin verirse bunda bir sakınca yoktur. Allah en doğru-sunu bilendir.

On ikinci edep/ kural:  Hayvanların sırtını sohbet mekânı edinmemek gerekir:

Bundan gaye semerli (tahterevalli) binekler yani canlı hayvanlardır. Onlara binmiş olan kimselerin sohbet etmek üzere durmamaları gerekir. Şüphesiz ki bu hayvana sıkıntı veren şeylerdendir. Aynı şekilde bu hayvanlara merhametin azlığına delildir. Fakat binenlerin konuşmak için (konuşmaya daldıklarında) hayvanların sırtlarından inip konuşmaları, konuşmaları bittikten sonra sırtlarına binmeleri gerekir. Peygamberimiz (s.a.s.), bunu emretmiştir. Şöyle buyurmuştur: “Sakın ha hayvanlarınızın sırtlarını konuşma yeri edinmeyesiniz. Şüphesiz ki; Allah, ancak bedeni sıkıntılar yaşayarak varaca-ğınız beldelere kavuşasınız diye onları sizin emrinize vermiştir. Yeri sizin için yaratmıştır. Onun üzerinde ihtiyaçlarınızı gideriniz.”[15] Fakat hayvana binen kimselerin, hayvanın durmaksızın hareketi esnasında konuşmalarına devam etmelerinde bir sakınca yoktur. Ancak şu var ki; bu durum, araca binen kimseye gerekli değildir. Onları durdurmak, içindeyken konuşmak hiçbir şekilde onlara problem teşkil etmez, onlar için bu konuda bir sınırlama yoktur. Çünkü onlar, cansız nesnelerdir, konuşmada onları hor görmek söz konusu değildir. Allah doğrusunu daha iyi bilir.

Bunlar, Allah’ın tespit etmesini bize kolaylaştırdığı binmenin edeplerin-dendir. Bu edeplerin sayıları on iki tanedir. Alemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun.[16]      

 

[1]Nahl suresi, 16: 5-8.

[2]Yâsin suresi, 36:71-73.

[3]Mü’min/Ğafir suresi, 40:79-81.

[4]Nahl suresi, 16:79.

[5]Şûrâ suresi, 42:32-34.

[6] – Ebû Dâvud, Sünen, (No: 2602); Tirmîzî, Sünen, Da‘avât, 47, (No:3446). Tirmizî bu hadisin “sahîh” olduğunu belirtmiştir; el-Hâkim, el-Müstedrek, 2:98-99, el-Hâkim bu hadisin “sahîh” olduğunu belirtmiştir. Ez-Zehebî ve diğer muhaddisler onun bu görüşünü benim-semişler. Bu hadis, Ali b. Ebî Tâlib’den rivâyet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu’t-Tirmizî, 3:156.

[7] – Müslim, Sahîh, Hacc, 425, (No:1342). Bu hadis, İbnu Ömer’den rivayet edilmiştir.

[8] – Müslim, Sahîh, Hacc, 426, (No: 1343). Bu hadis, Abdullah b. Sercis’den rivayet edil-miştir.

[9]– Bkz., Ebu’l-Hüseyn Müslim b. el-Haccâc el-Kuşeyrî en-Neysâbûrî, Müslim, Sahîh, (Thk. Ahmed Şemseddîn), Dâru’l-kutubi’l-‘ilmiyye, Beyrut 1998, 2: 301 (Eser muhakkikinin 4 nolu dipnotu); Nevevî, Şerhu Nevevî ‘alâ Sahîhi Müslim, 9: 158-159.

[10] – Müslim, Sahîh, İmâre, 178 (No: 1526). Bu hadis, Ebû Hüreyre’den rivayet edilmiştir.

[11] – Buhârî, Sahîh, Cihâd ve Siyer, 130 (No: 2993). Bu hadis, Câbir’den rivayet edilmiştir.

[12] -Ebû Dâvûd, Sünen, Cihâd, 60, (No:2572); et-Tirmizî, Sünen, (No: 2773) Tirmizî bu hadisin “hasen” olduğunu belirtmiştir. Bu hadis, Büreyde’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu Ebî Dâvud, (No: 2242).

[13] – Buhârî, Sahîh, Îmân, 48 (No: 2856); Müslim, Sahîh, (No: 30), Bu hadis, Mu’az’dan rivayet edilmiştir.

[14] – Buhârî, Sahîh, (No:1513); Müslim, Sahîh, (No: 334), Bu hadis, İbnu ‘Abbâs’tan rivayet edilmiştir; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1: 544 (No: 525).

[15] – Ebû Dâvûd, Sünen, Cihâd, 60, (No: 2567). Bu hadis, Ebû Hüreyre’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu Ebî Dâvud, (No: 2238).

[16] – Daha fazla bilgi için bkz. Abdulazîz Nidâ, Enîsu’l-müsâfir;  Şelûb, Kitâbu’l-adâb, s. 298 ve diğer kaynaklar.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.