BANYO YAPMAKLA İLGİLİ EDEPLER

 

DÖNDÜRCÜ BÖLÜM

Banyo yapmanın edepleri

İnsan nerdeyse banyosuz yaşayamaz. İster yıkanmak, temizlik, serinlemek ya da tedavi veya başka sebepler için olsun. Burada hamamdan maksat genel hamamlardır. Genel hamamlar, bir zamanda çok sayıda insanın toplandığı hamamlardır. Bunlar, ister buhar hamamları olsun; ister sauna tarzı hamamlar olsun; isterse de yüzme hamamları olsun; veya sahildeki insanların yıkanmak için girdikleri yerler olsun fark etmez. Buralarda uyulması gereken bazı kuralları vardır. O kurallara riayet etmek gerekir. Bu kurallardan bazıları, evlerdeki hamamlara ait özel kurallardır. Hamamların genel kurallarından bazıları şunlardır:

Birinci kural/edep: Salih niyettir:

İnsan, bu genel hamamlara ancak bedenini temizlemek için gider. İnsan mutlaka gerekli olduğu zaman bedenini temizlemek, ibadet için güç kazanmak gayesiyle veya hamamın sıcak suyu ile tedavi olmak ve yahut ta özel hamama girdiği zaman bu niyeti getirir. Amma insanların avretlerine bakmak niyeti ile ve kutsal şeylere saygısızlık gayesi ile hamamlara gitmek kesinlikle caiz değildir ve haramdır.

İkinci edep: Besmele çekmektir:

Yıkanmak isteyen kimse banyoya girmeden önce Allah’ın adını anar. Bu Yüce Allah’ın ismi ile korunma niyeti ile yapılır. Kendi özel banyosunda soyunmuşsa, kendi avreti ile cinlerin gözleri arasına perde olsun diye besmele çekilir. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:  “Biriniz tuvalete girdiği zaman; cinlerin gözleri ile insan oğullarının avretinin örtüsü; besmele çekmesidir.”[1]

Üçüncü edep: Sol ayakla girmek gerekir:  

Aralarında büyük fark olmasına rağmen, banyo tuvalete çok benziyor. Fakat banyoya giren kimsenin sol ayağıyla girmesi gerekir.

Dördüncü edep: İnsanların yanında soyunmamak ve avret yerlerini açmamak gerekir:

Halka açık hamama giren kimsenin, avret yerlerini insanlardan gizlemesi gerekir. Bu gibi yerlerde avretini açmaması lazımdır. Hatta bacağını bile açmamalıdır. Çünkü o da avrettir. Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Bacak, avrettir.”[2]

Bacağını açan ashabın birine, peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Bacağını ört! Çünkü o avrettendir.”[3]

Resulullah (s.a.s.), hamama girildiği zaman örtünmeyi emretmiş ve şöyle buyurmuştur: “Hamam denilen evden sakının. Sizden kim hamama girerse, örtünsün.”[4]

Yine peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Eşin ve kölen dışın-  dakilere karşı avretini koru.” Bir adam dedi ki: “Eğer insanlar karışık olsalar, ne yapacağız?” Peygamberimiz (s.a.s.), buyurdu ki: “Eğer avret yerini kimseye göstermeyebilirsen onu asla kimseye gösterme!.”[5]

Peygamberimize (s.a.s.), peştemalsız banyoya girmeyi yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse izarsız/ eteksiz hamama girmesin! … Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse hanımlarını hamama sokmasın.”[6]  Tabi ki bu yasak, herkese açık olan genel hamamlar içindir.

Beşinci edep: Kadınların herkese açık hamamlara girmelerini yasak-lamak gerekir:

Bu yasak, fitne ve fesat korkusundan dolayıdır. Çünkü bazı günahkâr insanlar, bu hamamlara kadınlara bakmak ve göz hırsızlığı yapmak için girerler. Hatta bazı insanların, bazı görüntü aletleriyle kadınların fotoğraflarını gizlice çekmek için bu hamamlarda bulundukları tespit edilmiştir. Bunlar, duvarları olup kadınların (giysileriyle) erkeklerden korunduğu hamamlar için söz konusudur. Fakat açık büyük salonlarda ve sahillerde bulunan hamamlar ise daha tehlikeli olup daha çok fitneye sebep olurlar. Çünkü bu hamamlarda soyunma, birbirine karışma, avretleri açma ve bakılması yasak olan bayanlara bakmak söz konusudur. Bu yüzden peygamberimiz (s.a.s.), kadınların hamama girmesini yasaklamış ve bu işi sıkı tutarak şöyle buyurmuştur: “ Sizden kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa hamama örtüsüz girmesin, hanımını (özürsüz, lüzumsuz yere) hamama göndermesin, içki bulunan sofraya oturma-sın.[7]

Şamdan (veya Hımıs)’dan gelen ve ‘Âişe’nin (r.a.) huzuruna bazı kadınlar girdiklerinde Hz. ‘Âişe buyurdu ki; “Kadınları hamama giren sizler misiniz?” Peygamberimizin (s.a.s.) şöyle buyurduğunu işittim: Herhangi bir kadın kocasının evinin dışında elbisesini çıkarırsa, kendisi ile Rabbi arasındaki perdeyi parçalayıp yırtmıştır![8]

Peygamberimiz (s.a.s.), hamamı kadınlara haram kılmıştır. Ve şöyle buyurmuştur ki; “Hamam, ümmetimin kadınlarına haramdır.[9] Şüphesiz ki; bundan maksat, kadınların birbirine karıştığı hamalardır ki; oralarda avretleri açılıyor ve biri diğerinin avretine bakıyor. Bu -Allah en doğrusunu bilir.- yüzme hamamlarını da kapsıyor. Kadınlar bu hamamlarda dar, kısa veya şeffâf elbiseleri giyerek toplanıyorlar. Bunu yüzmeyi öğrenmek için yapıyorlar. Islandığında elbiseleri bedenlerine yapışıyor ve avretleri açılıyor. Bazen birbirinin avretine bakarak lezzet alan bayanlar oluyor. Belki de bazı kadınlar, başkasını kocasına veya çocuğuna evlendirme veya başka gayeler için anlatır-lar. Yine bazı bayanlar, kadınları günah işlemeye davet edebilir. Erkekler ve bayanlar arasında fesada dâvet edenler v. s. de vardır.

Müslüman bir kadının, bu duruma düşmesi asla ona yakışmaz. Hatta yüzme havuzu, kadınlara mahsus olsa bile, kadınların orada yıkanmaları caiz değildir.

Bundan daha korkunç olanı kadınlarla erkeklerin karışık olduğu hamam-lardır. Ve hepsinin avreti açık oluyor. Allah’a ve ahiret gününe inanan bir imanlı kadının buralara girmesi caiz değildir. Çünkü ya onun avreti başkasına açılır ya da onun gözü başkasının avretine bakar. Müslüman kadın, rabbin’den korkmalı ve bu tehlikeye düşmemelidir.

Altıncı edep: Banyo yapılan yerde işememesi gerekir :  

Yani banyo yapılan suda, ya da sidiğin akarak suya girme imkânı olan yerde bu yasaklanmıştır. Peygamberimiz (s.a.s.); “Kişinin banyo yapılan suda işeme-sini yasaklamıştır.”[10]

Aslında suyu durgun olan banyolarda veya suyu az olup da insan sidi-ğinden etkileniyorsa bu yasak geçerlidir.

Yedinci edep:  Banyoda uzun süre kalmamak gerekir:

İnsanın banyosunu acele yapıp bitirmesi, banyoda uzun süre kalmayıp çabuk çıkması gerekir. Avretlerin açılma ihtimali olduğu için bu gibi yerlerde kalmayı uzatmamak gerekir. Bunların dışındaki sebepler, bu kitabın tuvalete girme edeplerinde geçti. Fazla bilgi için o konuya bakınız.

 

Sekizinci edep:  Banyodan sağ ayakla çıkmak gerekir:

Kişi, sol ayakla banyoya girdiği gibi sağ ayakla çıkar. Banyodan çıkma meselesi, banyoyu camiye değil, tuvalete kıyas etmeyi gerektirir. Bu konu için de tuvaletin edepleri bölümüne bakınız.

Bu edep, Allah’ın hamam kurallarından bana kolay kıldığı edeplerin sonun-cusudur. Bu kuralların sayısı, sekizdir. Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun.[11]

 

[1]– Tirmizî, Sünen, (No: 606); İbnu Mâce, Sünen, (No: 297) ve bunların dışındakiler bu hadisi, Hz. Ali ve Enes b. Mâlik’ten bu şekilde rivayet etmişler. Ahmed Şakir ve onun dışındakiler bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmişler; el-Elbânî, Sahîhu’l-câmi’, (No: 3611).

[2] – Tirmizî, Sünen, (No: 2796-2797), Tirmizî bu hadisin “ hasen” bir hadis  olduğunu belirtmiştir.  Bu hadis, İbnu ‘Abbas’tan ve Cerhed’den rivayet edilmiştir. Bkz., el-Elbânî, Sahîhu- Tirmizî, (No: 2245).

[3] – Tirmizî, Sünen, (No: 2798), Tirmizî bu hadisin “hasen” bir hadis olduğunu belirtmiştir. Bu hadis, Cerhed’den rivayet edilmiştir. Bkz., el-Elbânî, Sahihu Tirmizî, (No: 2245).

[4] – Taberânî, Mu’cemu’l-kebir,11:10932; Hakim, el-Müstedrek, 4:288. El-Hakim, bu hadisin “sahîh” olduğunu belirtmiştir. Ez-Zehebî ve diğerleri de onun bu görüşüne katılmışlar. Bu hadis, İbn ‘Abbâs’tan rivayet edilmiştir. Bkz., el-Elbânî, Sahîhu’l-câmi’, (No: 116).

[5] – İbnu Mâce, Sünen, (No: 1920); en-Nesâî, ‘İşretu’n-nisâ, (No: 98), Bu hadis Mu’âviye b. Hayde’den rivayet edilmiştir. El-Elbânî, Sahîhu’l-câmi’, (No: 1559).

[6]– en-Nesâî, Sünen, 1:198, Bu hadis, Câbir’den rivayet edilmiştir. Bkz., Sahîhu’n-Nesâî, (No: 388).

[7]–  et-Tirmizî, Sünen, 5:113 (No: 2801);  Tirmizî bu hadisin “hasen” olduğunu belitmiştir; el-Hakim, el-Müstedrek, 4:288 ve el-Hakim bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir. Ez-Zehebî de onun bu görüşünü uygun görmüştür. Bu hadis, Câbir’den rivayet edilmiştir. El-Elbânî, Sahîhu’t-Tirmizî, (No: 2246).

[8] – Ahmed b. Hanbel, Müsned, (No:2419); Ebu Davud, Sünen, (No: 4010);  Tirmizî, Sünen, (No: 2803); İbni Mâce, Sünen, (No:3750); Tayâlisî, Müsned, (No: 236). Tirmizî bu hadisin “hasen” olduğunu belitmiştir; Bu hadis, Hz. ‘Âişe’den rivayet edilmiştir. El-Elbânî, Sahîhu’t-Tirmizî,  (No: 2247).

[9] – el-Hâkim, el-Müstedrek, 4: 289-290, el-Hâkim bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir. Ez-Zehebî de onun bu görüşüne katılmıştır. Bu hadis, Hz. ‘Âişe’den rivayet edilmiştir. El-Elbânî, Sahîhu’l-câmi’, (No: 3192).

[10]-Tirmizî, Sünen, (No: 21), Bu hadis, Abdullah b. Muğaffel’den rivayet edilmiştir. Diğer muhaddisler ise Ebu Hüreyre’den rivâyet etmişlerdir. Bkz., el-Elbânî, Sahîhu’l-câmi’, (No: 6815).

[11]  – Daha fazla bilgi için bakınız: el-Hakim, el-Müstedrek, 4: 288; Tirmizî, Sünen, 5:113 ve devamı;  İbn Mâce, Sünen, 2: 1233 ve devamı ve diğer kaynaklar.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.