İKİNCİ FASIL
ALIŞ-VERİŞ EDEPLERİ/ KURALLARI
Alış- veriş Yüce Allah’ın helal kıldığı şeylerdendir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Allah size satışı helal kıldı….”[1]
Tarih boyunca Müslümanlar emanete riayet etmişler, alış- verişte İslâmî edeplere uymuşlar. Bu davranışları da çok sayıda insanın Müslüman olmasına ve birçok ümmetin topluca bu Hanif dine girmelerine sebep olmuştur.
Alış-veriş, mülk edinme vasıtasıdır. Fakat alış- verişte uyulması gereken bazı edepler / kurallar vardır. Bu edeplerden bazıları şunlardır:
Birinci edep/ kural: Haram şeyleri satmaktan kaçınmak gerekir:
İçki, sarhoş edici maddeler, tütün, uyuşturucu, afyon, müstehcen dergiler vb. gibi Yüce Allah’ın haram kıldığı maddeler bu türdendir. Bu mallardan kazanılan para da haram ve pistir.
İkinci edep/ kural: Allah’ın yasakladığı alış- verişten sakınmalıdır:
Mesela bir insanın yanında bulunmayan bir şeyi satması gibi. Bir hadiste Peygam-berimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Yanında olmayan şeyi satma!” [2] Ve bir insanın sahibi olmadığı bir şeyi satması ve olgunlaşmamış meyveleri satması vb. gibi satışı yasaklanmış şeylerin satışını yapmak (haramdır).
Üçüncü edep/ kural: Kâr haddinde fazla aşırı gitmemek:
Satıcı şahısın kârı belirlemede gereğinden fazla abartıya kaçmaması gerekir. Bilakis o malını normal bir kârla satmalıdır. Kâr konusunda makul bir seviyeyi tespit etmeli ve insanlara acımalıdır. Satıcının tek gayesi fazla kazanç elde etmek olmamalıdır. Şüphesiz ki merhamet etmeyene merhamet olunmaz.
Dördüncü edep/ kural: Malını satmak için yemini alışkanlık haline getir-memeli:
Satıcının mallarını yemin ile satmaması gerekir. Bu mallar şu, şu değere eder deyip yemin edilmemeli. Çünkü Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sakın ha alış–verişte yemin etmeyin. Yemin malı sattırır, ama bereketi götürür.”[3]
Hz. Peygamber (s.a.s.), yalan yere yemin edip malı satmayı yasaklamış ve bunun en büyük günahlardan biri olduğunu belirtmiştir. Bir hadiste Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü Yüce Allah üç kimse ile konuşmaz, onların yüzlerine bakmaz, onları temize çıkarmaz ve onlara acı veren bir azap vardır: 1) Kibirden elbisesini sarkanlar,
2) Laf taşıyanlar, 3)Yalan yere yemin edip mallarını satanlar.”[4]
Yani, Allah’a yemin ederim ki; Bu mal bu kadara mal olmuş, bu kadar kar elde ettim deyip yalan yere malının fiyatını artıranlar. Aynı şekilde yalan yere yemin ederek senden önceki müşteri gelip senin verdiğin fiyattan daha fazla şu kadar fiyatı verdi, deyip yalan söyleyenler de böyledir. Farklı bir rivayette ise Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Üç kişi vardır ki, kıyamet günü Allah onlarla hoşnutluk ifâde eden sözlerle konuşmaz, onlara rahmet nazarıyla bakmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için acıklı bir azap vardır: “Bir kişi yalan yere yemin ederek senden önceki kişi bu malıma şu kadar fiyat verdi, ben bunu ona satmadım deme-si…”[5]
Beşinci edep/ kural: Alış- verişte hile yapmamak:
Yani kusurlu bir malı bir müşteriye satıp müşteriye o kusuru söylememek gibi.
Bir gün Hz. Peygamberimiz (s.a.s.) bir yiyeceği satan ve ıslak kısmını gizleyen birini gördü ve ona dedi ki: “Neden ıslak kısmını üste koymadın (böyle yapsaydın da) alıcılar fark ederek alsalardı ya, buyurur.“Bizi aldatan bizden değildir.”[6] Satıcının bir maldaki kusuru müşterinin görebileceği gibi açığa çıkarması ve onu müşteriye söylemesi gerekir. İşte bu davranış, güvenilir olmasından ileri gelir. Şayet satıcı böyle yapmazsa, hainlik etmiş olur. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki Allah hainleri sevmez.”[7] Eğer satıcı malındaki bir kusuru gizlerse müşteri o malı geri verme hakkına sahiptir veya maldaki kusur kadar malın değerinden düşürülmesini isteyebilir.
Altıncı edep/ kural: Ölçü ve tartıda hile yapmamalı :
Satıcı bir şeyi tartarken teraziyle müşteriye fazlasını vermeli veya tartıyı tam düzgün yapmalı, onu azaltmamalıdır: Alırken nasıl ki tam almak istiyorsa satarken de insanların hakkını tam vermelidir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Eksik ölçüp tartanların vay haline! Onlar, insanlardan kendilerine bir şey aldıklarında tam ölçerler. Onlara vermek için (bir şeyi) ölçtükleri ve tarttıkları zaman eksik ölçer ve tartarlar.”[8]
Şuayb’in (a.s.) kavmi tartıda hile yaptıkları için Allah onlara kızmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Ve ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adâletle tam olarak yapın. İnsanların eşyalarını (mallarını ve haklarını) eksik vermeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.”[9] Hz. Peygamber de şöyle buyur-muştur: “Tart! ve ağır tut!”[10]
Yedinci edep/ kural: Alış- verişte hoşgörülü olmalı, kolaylık sağlamalı ve yumuşak davranmalı:
Her satıcı ve alıcının bu vasıfları taşımalı ve onlardan biri diğerine zorluk çıkarmamalıdır. Müşteri, satıcının haklarını yememeli, satıcı da müşteriye zarar verecek kadar pahalıya satamamalıdır. Her ikisi, fazla pazarlık yapmamalı ve tartışmamalı, bilakis, hoş görülü olmaları gerekir. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Alıcı, satıcı, karar veren, karara uyan kişi hoşgörülü olup kolaylık sağlarlarsa, Allah onları cennetine koyar.”[11] Başka bir hadiste peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Satın alırken, satarken, karar verirken hoş görülü olan kimseye Allah merhamet eder.”[12]
Sekizinci edep/ kural: Düşmanlığa sebebiyet veren ve kalpleri kızıştıran söz ve hareketlerden sakınmalıdır:
Örneğin bir kimse, kardeşi bir malı satarken onun da kendi malını aynı kişiye satmaya kalkışması bu türdendir. Satılan bir şeye daha fazla fiyat vererek onu başkasının alması gibi kızıştırma vb. şeyleri Allah yasaklamıştır. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Birbirinize haset etmeyiniz. Birbirinizin aleyhinde fiyatları kızıştırarak artırmayınız. Birbirinize buğz etmeyiniz. Birbirinize sırt çevirip, dargın durmayınız. Birbirinizin pazarlığı bitmiş alışverişini bozmayınız. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz. Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, sıkıntı anında onu kendi haline terk etmez. Ona yalan söyleyip aldatmaz. Onu küçük görmez (Üç defa göğsüne vurarak) Takva işte buradadır. Bir kimse Müslüman kardeşine hor baktı mı işte şerrin bu kadarı ona yeter. Müslüman’ın her şeyi; canı, malı, ırzı Müslüman’a haramdır.”[13]
Et- Tenâcüş, bir kimsenin bir malı satın almak ister gibi görünüp o mala bir değer vermesi ardından müşterinin görmesi için o malın fiyatını artırması ve böylece müşteri o malın fiyatından daha fazla ödeyerek satın alması demektir. Veya satıcı ile alıcı arasına girerek ve kendisini alıcı gibi göstererek alıcıyı kandırıp fiyatı yükseltmeye çalışmak demektir. Satmak istediği bir şeyi açık artırmaya sunar. O mala hakkından fazlasını verir, pazarlık eder, insanlar bunu artırmak olarak isimlendirir.
Alış-veriş üzerine alış-veriş yapmak : Satıcı ve alıcı anlaştıktan sonra başka biri gelip o malı daha az bir fiyatla sana satarım, der. Veya ondan daha kaliteli bir malı aynı fiyatla sana satarım diyerek satıcı ve alıcının aralarına girer. Veya satıcıya şöyle der; “Bu fiyat azdır. Ben daha fazlasını veririm deyip onu öncekinden evvel satın alması demektir.
İslam dini, bu davranışları yasaklamıştır. Çünkü bu davranışlarda insanların arasında kin ve nefreti yaymak, kalplerinde öfke uyandırmak ve aralarını bozmak söz konusudur.
Dokuzuncu edep/ kural: Alıcı ve satıcı pişman olabilme şartını koşmasalar bile birbirinden ayrılmadıkları sürece pişman olabilirler:
İslam dinine göre normal şartlarda satıcı ve alıcı pişman olabilirler. Ancak tam anlaşıp alış-veriş yaptıkları meclisten ayrıldıktan sonra geri dönüş yoktur. Yani o meclisten ayrılmadan müşteri/alıcı alıp almamada özgürdür. Satıcı da aynı hakka sahiptir. Ancak belirli bir şeyin satışı üzerinde anlaştıklarında; alış-veriş mecli-sinden ayrılsalar artık vazgeçemezler; Ancak geri dönebilme ve karşılıklı memnu-niyet şartını koşmuşlarsa veya taraflardan biri aldatıldığını veya kandırıldığını fark derse geri dönülebilir.
Bir hadiste Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “ Alış-veriş yapanlar birbirinden ayrılmadıkları sürece (alış-verişi kabul edip etmeme konusunda) serbesttirler. Eğer dürüst davranırlar ve (malın kusurunu) açıkça söylerlerse, alış-verişleri bereketlenir. Fakat kusuru gizler ve yalan söylerlerse, (yaptıkları) alış-verişin bereketi gider.”[14]
Onuncu edep/ kural: Satıcı, belirli bir malda karaborsacılık yapmamalı:
Bu davranış, bir malın fiyatını elde tutma gayesiyle yapılır. Şüphesiz ki bu davranış insanlara zarar vermek ve Müslümanlara eziyet etmektir. Peygamberimiz (s.a.s.) bu konuda insanları uyarıp şöyle buyurmuştur: “Hatalı olmayan bir insan karaborsacılık ve stokçuluk yapmaz.”[15]
Maalesef bu durum tüccarların çoğu arasında yaygındır.
Bu edepler, Allah’ın alış-verişle ilgili bizlere zikretmeyi kolaylaştırdığı kurallardır. Bunların sayısı 10 tanedir. Allemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun.[16]
[1] – Bakara suresi, 2: 275.
[2] – Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3: 402; Ebû Dâvud, es-Sünen, No: 3503; Nesâî, es-Sünen, 7:289; Tirmizî, es-Sünen, No:1232; İbnu Mâce, es-Sünen, No:2187, Bu hadis, Hakîm b. Hizâm’dan rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu’l- câmi’, No:7206.
[3] – Müslim, Sahîh, No: 1607. Bu hadis, Ebu Katâde’den rivayet edilmiştir. (Yunfiku) kelimesi-nin manası: malın satışını artırır. (Yumhiku) ibaresinin manası: Bereketini yok eder.
[4] – Müslim, Sahîh, No:106. Bu hadis, Ebu Zer’den rivayet edilmiştir.
[5] – Buhârî, Sahîh, No: 2326, 2329; Müslim, Sahîh, No:108), Bu hadis, uzun olarak Ebu Hüreyre’den rivayet edilmiştir.
[6] – Müslim, Sahîh, No:102. Bu hadis, Ebu Hüreyre’den rivâyet edilmiştir.
[7]– Enfâl suresi, 7: 58.
[8] – Mutaffifin suresi, 83: 1-3.
[9]– Hud suresi, 11: 85.
[10] – Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4: 352; Ebû Dâvud, es-Sünen, No: 3336; Nesâî, es-Sünen, 7: 284; Tirmizî, es-Sünen, No: 1305. Tirmizî bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir; İbnu Mâce, es-Sünen, No: 2220; ed-Dârimî, es-Sünen, 2: 262; el-Hakim, el-Müstedrek, 2:30; İbnu Hibbân, el-İhsân, No: 5125; el-Beyhakî, es-Sünenu’l-kübrâ, 6:33, Bu hadis, Süveyd b. Kays’dan rivâyet edilmiştir; el-Elbânî, es-Sahîhu’l- câmi’, No: 3574.
[11] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1: 58; Nesâî, es-Sünen, 7:319; İbnu Mâce, es-Sünen, No:2202. Bu hadis, Osman’dan rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahihu’n- Nesâî, No: 4379.
[12] – Buhârî, Sahîh, No: 2076. Bu hadis Câbir’den rivâyet edilmiştir.
[13] – Buhârî, Sahîh, Edeb, 7:88; Müslim, Sahîh, Birr, 4:1486, No: 2564, Bu hadis, Ebu Hüreyre’den rivayet edilmiştir.
[14] – Buhârî, Sahîh, No: 2108, 2079, 2082; Müslim, Sahîh, No: 1532. Bu hadis, Hakim b. Hizzâm’dan rivayet edilmiştir.
[15] – Müslim, Sahîh, No: 1605. Bu hadis, Muammer b. Abdullah’dan rivayet edilmiştir.
[16] – Fazla bilgi için bknz., Müslim, Sahîh, , 3: 1151 ve devamı; İbnu Hacer, Fethu’l-bârî, 4:297 ve devamı; Ebu Bekir Milhân, el-Hıssu ‘ala’t-ticâre ve’l-‘amel, ve diğer kaynaklar.
Bir yanıt bırakın