ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Tuvalet Edepleri  İKİNCİ BÖLÜM

                                                         

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Tuvalet Edepleri

 

    On Dördüncü Edep: Sağ elle taharet almamak

Sağ elle taharet almanın yasak olduğu Peygamberimiz’den (s.a.s.) rivayet edilen şu hadisledir: ”Sizden biriniz taharet aldığında sağ elle almasın, sol elle taharet alsın (temizlensin).”[1] Hz. Selman’a (r.a.); “Hz. Peygamber size tuvaletinizi etmek dâhil her şeyi öğretti mi? O da evet diye cevap verdi. “Hz. Peygamber, bize büyük ve küçük abdesti bozarken kıbleye yönelmeyi, sağ elle temizlenmeyi, üç taştan daha az taşla, kemik ve hayvan dışkısıyla taharet almayı yasakladı.”[2]

On Beşince Edep: Taharet alırken tek sayıda taş kullanmak

Taş ile temizlenme konusunda Peygamber (s.av) şöyle buyurmuştur: “ Temizlenmek hayvan dışkısı olmayan üç taş ile yapılır.”[3] Başka bir hadiste Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Kim taharet alırsa tek sayıyla tamamlasın.”[4] Bununla kastedilen çok iyi temizlenmek ve pisliği gidermektir. Taharet alırken taş yerine, yaprak, pamuk, mendiller ve benzeri şeyler kulla-nılabilir.

On Altıncı Edep: Taharet alırken yasaklanan şeyleri kullanmamak gerekir:

On dördüncü ve on beşinci edepte geçtiği üzere taharet alırken hayvan dışkısı, kemikler ve tezek kullanmak yasaklanmıştır. Bu konuda Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Tezek ve kemiklerle temizlenmeyin! Çünkü bunlar cinlerin yiyeceğidir.”[5] Aynı şekilde Peygamberimiz (s.a.s.): “Kemik ve tezekle temizlen-meyi yasaklamıştır.”[6]

Aynı şekilde yenilen bir şeyle taharet almak caiz değildir. Çünkü bu Allah’ın nimetine ihanet etmektir. Allah’ın isminin olduğu bir şey ile de taharet almak caiz değildir. Bundan dolayı yenilen şeylerle temizlenmek çok tehlikelidir. (Üzerinde Allah’ın ismi yazılı olan bir şeyle taharet almak) Allah’ın ismine ihanet etmek ve onunla alay etmektir. Bu da Allah’ı inkâr etmektir.

    On Yedinci Edep: Karnında bulunan (dışkıyı) tam bir şekilde çıkarmak

          Bu insanın tuvalete gitmesinin maksadı tam gerçekleşsin diye yapılmalıdır. Çünkü insan içindekini tam bir şekilde boşaltmazsa bu amaç gerçekleşmemiş olur. Bu konuya yardımcı olmak için kişi tuvaletini yapacağı zaman hafiften sol tarafına doğru eğilerek midesine baskı yapar ve böylece boşaltım işini tam bir şekilde yapmış olur. Bu durum dışkısını çıkarmaya yardımcı olur. Aynı şekilde kişi idrarını tam bir şekilde boşaltmak için eliyle erkeklik organına baskı uygulayabilir. Nitekim bazı kimseler bu konuda Peygamberimizin (s.a.s.) şu sözünü zikretmişlerdir: Kabirde azap çeken iki insanın sesinin duyulması üzerine Peygamberimiz: “Şüphesiz ki d ikisi azap çekmektedir. Çektikleri azap da büyük bir şeyden dolayı değildir (kolay olan, fakat ondan korunmaları nefislerine zor gelen bir şey idi.) “ Sonra şöyle buyurdu: “Evet! Onlardan birisi, idrar sıçramasına karşı korunmazdı.”[7] Dediler ki: Bu durum istibranın (idrar sonrası mesane boşalımı),  bir süre yürümenin tam bir şekilde yapılmasını sağlamak için, kişinin karnındakini tam bir şekilde boşalttığına emin olması için ve idrar sıçramasının bedenine ve üstüne sıçramasına engel olmasını sağlamak içindir.

   On Sekizinci Edep: Tuvalet yaparken Allah’ın adını anmamak gerekir:

Selama karşılık vermek bile olsa tuvalette Allah’ın adı anılmaz. Bir adam, Hz. Peygamber küçük abdestini yaparken selam verdi, fakat Peygamberimiz selamına karşılık vermedi ve bunun üzerine şöyle buyurdu: “Beni bu durumda gördüğün zaman bana selam verme! Şüphesiz ki sen bu halde bana selam verirsen ben senin selamına karşılık veremem.”[8]

Böyle durumlarda dil ile Allah’ın adını anmak uygun olmaz. Ancak kişinin kalbiyle Allah’ı anması yasaklanmış değildir.

On Dokuzuncu Edep: (Abdest bozarken) Kimseyle konuşmamak gerekir:

Yani çok zorunlu olmadıkça abdest bozarken kimseyle konuşmamak gerekir. Bu konuda var olan hadis-i şerif zayıf olmasına rağmen bu davranış örfen hoş karşılanmamaktadır. En doğrusu bu eylemden/ konuşmaktan uzak durmaktır. Bir kimseye yol göstermek ya da belli bir zarardan birini uyarmak gibi çok ihtiyaç olmadıkça (abdest bozarken) konuşulmamalıdır.

 Yirminci Edep: Tuvalette şarkı söylememek ve ıslık çalmamak gerekir:

Yani abdest bozma esnasında kişinin cahillerin yaptığı gibi şarkı söylemek, ıslık çalmak ve şarkı dinlemek gibi eylemlerden uzak durması gerekir. Böyle kimseler, gerçekten şeytanın mağlup ettiği kimselerdir. Tuvaletler her hal u karde şeytanların meskenidir.

   Yirmi birinci edep: Allah’ın iyiliğini ve nimetini müşahede etmek

          İnsan bizzat kalbiyle Allah’ın kendisine verdiği nimetlerin miktarını görmelidir. Nitekim Allah insana yemeklerin tadını tattırdı, ihtiyaç duyduğu şeylerden istifade ettirdi, ondan eziyeti giderdi, yediğini boşlattırmakla onu rahatlattı. Eğer insan yediğini karnından boşaltmamış olsaydı, bu durum ona çok büyük zarar verirdi. Belki de hayatı tehlikeye girerdi. Bu durum, insanı Allah’ın nimetinin boyutunu bilmeyi sağlar ve ona şükretmedeki yetersizliğini fark ettirir. Bazen de insanın Allah’ın nimetlerini müşahede etmesi, insanı Allah’a şükretme çabasına sevk eder. Aynı şekilde kişi, insanların helal olmasına bakmaksızın birbirleriyle yarışarak elde etmeye çalıştığı dünyanın zevk ve sefasının, yeme ve içmesinin neye dönüştüğünü görmüş olur. İnsanlar, bazen bu nimetleri helal olmayan yollardan elde ederler.  Nihayet bunların hepsi tuvalete gitmiş olur. Bu durum da dünyanın değerini ve dünyanın değersizliğini bilmiş olur. Böylece dünyaya fazla önem vermez ve dünyaya karşı aşırı hırslı olmaz.

Yirmi İkinci Edep: Taharet alırken taş ve benzeri şeylerle birlikte su kullanmak

Bu şekilde temizlenmek en mükemmel tarzda gerçekleşir. Çünkü taş ve benzeri şeyler pisliği ve bizzat dışkıyı giderir. Su ise bunu tamamlar ve kokuyu da giderir. Eğer mümkün olmazsa su ile temizlenir. Çünkü su ile temizlenmek taş ve benzeri şeyler ile temizlenmekten daha iyidir. Fakat bu mümkün olmazsa taş ve benzeri şeyler ile yetinir.

Hz. Enes’ten rivayet edildiği gibi “Peygamber Efendimiz (s.a.s.) tuvalete çıktığı zaman ben ve kölemiz birlikte Peygamberimize su kabı götürdük ve onunla temizlenirdi.”[9]  Hz. Aişe (r.a.) şöyle buyurmuştur:  “Eşlerinizi su ile temizlenmeye alıştırınız çünkü ben onlara söylemeye utanıyorum. Peygamberimiz (s.a.s.) bu şekilde yapıyordu.”[10] Peygamberimiz (s.a.s.) şu âyetin tefsirinde şöyle buyurmuştur:  : “… orada gerçekten (maddî ve mânevî kirlerden) temizlenmek isteyen adamlar vardır. Allah da temizlenenleri sever.”[11] Bu âyet suyla temizlenen Kubâ halkı hakkında inmiştir.[12]

  Yirmi Üçüncü Edep: Tuvalette uzun süre kalmamak gerekir:

     Zorunlu olmadıkça tuvaletin içinde uzun süre oturmamak gerekir.  Çünkü orası şeytanların mekânı ve pis yerdir. Tuvalette ihtiyacını giderir gidermez hemen oradan çıkmak gerekir. Fakat kabız olan kimseler, hasta olanlar vs. bunun dışında tutulmalıdır.

 Yirmi Dördüncü Edep: (Büyük abdestten sonra) Elleri pislikten temizlemek gerekir:

     Bu da ellere bulaşmış pislikleri ve kokuyu temizlemekle olur. Bir hadiste belirtildiği gibi. “Peygamberimiz (s.a.s.) tuvalete gittiği zaman su getirirdi ve onunla temizlenirdi. Sonra elini yere sürerek temizlerdi.”[13] Aynı şekilde bir gün Peygamberimiz tuvalet ihtiyacını giderdiği zaman Cerir’e (r.a.) şöyle dedi: “Ya Cerir! Bana temiz su getir dedi ve hemen su ile temizlendi, elini de toprakla ovaladı.[14]

Bu da elden kokuyu götürür ve ele bulaşmış olan pisliği giderir. Tıbben tespit edildiğine göre büyük abdest bozulduktan sonra eller iyice yıkanmadığı takdirde tehlikeli hastalıklara yakalanma sebebi olur.

Ne mükemmel! İslam dini Müslüman’ın sağlığına ve temizliğine ne büyük önem veriyor!

Kişi tuvaletten sonra elini sabun ve benzeri şeyler ile yıkadığında bu pisliği ve kokuyu giderir.

Yirmi beşince Edep: sağ ayakla tuvaletten çıkmak gerekir:

Tuvalete sol ayakla girildiği gibi oradan sağ ayakla çıkmak. Şüphesiz ki sağ ayak faydalı ve güzel her şeyde öne atılır. Tuvaletten çıkmak da pis bir yerden temiz bir yere çıkmak olduğu için sağ ayakla oradan çıkmayı hak ediyor.

Yirmi Altıncı Edep: Tuvaletten çıkarken ilgili zikri yapmak gerekir:

Bu da Peygamberimizin (s.a.s.) tuvaletten çıkarken söylediği zikirdir. Şüphesiz ki peygamberimiz (s.a.s.) : “Tuvaletten çıktığı zaman “mağfiretini dilerim” derdi.”[15] Bazıları şöyle demiştir: Bu zikrin sebebi Abdest bozarken zikir yapmadığından dolayıdır. Bazıları da dışkının kolayca çıkmasından dolayı Allah’ın nimetini şükretmede kusurlu davranıldığı içindir. Bazıları da başka şeyleri söylemişler.

Müslümanın tuvaletten çıkarken “ğufraneke = senden mağfiret dilerim” diyerek Allah’tan kendisini affetmesini dilemesi sünnettir.

Bunlar Abdest bozmakla ilgili Yüce Allah’ın tesbit etmelerini bize kolaylaştırdığı edeplerdir. Bu edeplerin sayısı hesabımıza göre 26 edeptir.  Alemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun.[16]

 

[1] – İbn Mâce, Sünen, No: 312. Bu hadis, Ebu Hureyre’den rivayet edilmiş; el-Elbânî, Sahîhu İbn Mâce, No:251.

[2] – Müslim, Sahîh, No: 262. Bu hadis, Selmân’dan rivayet edilmiş.

[3] – Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5:213-215; Ebu Dâvud, Sünen,  No: 41;  İbn Mâce, Sünen, No:315; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, 4:3723, 3727, 3729. Bu hadis, Huzeyme’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî,  Sahîhu Ebî Dâvud, No: 32..

[4] – Buhârî, Sahîh, No:161. Ebu Hureyre’den rivayet edilmiş

[5] -Tirmizî, Sünen, No:18. Bu hadis, İbn Mesud’dan rivayet edilmiş. Bu hadisin aslı Müslimde de mevcuttur, Sahîh, No:450)

[6] – Müslim, Sahîh, No:263. Bu hadis, Câbir’den rivayet edilmiş.

[7] – Buhârî, Sahîh, No: 261;  Müslim, Sahîh,  No: 292. Bu hadis, İbn Abbâs’tan rivayet edilmiş.

[8] -İbn Mâce, Sünen, No:352. Bu hadis, Câbir’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, es-Sahîhâ, No: 197.

[9] – Buhârî, Sahîh, No: 152;  Müslim, Sahîh, No:271. Bu hadis, Enes’ten rivayet edilmiş.

[10] – Nesâî, Sünen, 1:43;  Tirmizî, Sünen,  No:19). Tirmizî bu hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir. Bu hadis, ‘Âişe’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu’t-Tirrmizî, No: 18.

[11]Tevbe suresi,  9:108.

[12] – Ebu Dâvud, Sünen, No:44; İbn Mâce, Sünen, No: 357. Bu hadis, Ebu Hüreyre’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu Ebî Dâvud, No: 34.

[13] – Ebu Davud, Sünen, No:45), Nesâî, Sünen,  1:45; İbn Mâce, Sünen,  No:358. Bu hadis, Ebu Hüreyre’den rivayet edilmiştir; El-Elbânî, Sahîhu İbn Mâce, No: 287.

[14] – Nesâî, Sünen, 1: 45;  İbn Mâce, Sünen, No:359. Bu hadis, Cerir’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, Sahîhu İbn Mâce,  No: 288.

[15] – Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6:155; Ebû Dâvud, Sünen, No: 30; en-Nesâî, Sünen, No: 9907; et-Tirmizî, Sünen, No: 7. Tirmizî bu hadisin “hasen” olduğunu belirtmiştir; İbn Mâce, Sünen, No: 300; İbn Hibbân, el-İhsân, No: 1441; el-Hakim, el-Müstedrek, 1: 158; ed-Dârimî, Sünen, 1:174; İbn el-Cârûd, el_Müntekâ,  No: 42; el-Buhârî, el-Edebu’l-müfred, No: 692; el-Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 1:97; İbn es-Sünnî, ‘Amelu’l-yevm ve’l-leyl,  No: 23. Bu hadis, Hz. ‘Âişe’den rivayet edilmiştir; el-Elbânî, es-Sahîhu’l-câmi’, No: 4707.

[16] – Fazla bilgi için bakınız: İbnu’l-Esîr, Câmi’u’l_üsûl, 7:114 ve davamı; İbnu Hacer, Fethu’l-bârî, 1:242 ve devamı; Nevevî, Şerhu Sahîh Müslim, 3:194 ve devamı; Ebu Dâvud, Sünen, 1:1 ve devamı, eş-Şelhûb, Kitabu’l-âdâb, s. 174 ve devamı ve diğer kaynaklar.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.